- SÜT HUMMASI (Hipokalsemi)
Süt Humması (Hipokalsemi), yeni doğum yapmış ineklerde en sık görülen hastalıklardan biridir. Kuru madde tüketimi ve süt veriminde azalmalara neden olmaktadır. Bunun yanısıra beraberinde ketozis, plasentanın atılamaması, abomasumun yer değiştirmesi ve metritis gibi başka bozukluklara da sebep olabilir.
Süt humması doğumdan sonra laktasyonun başında karşılaşılabilen kompleks metabolik bir hastalıktır. İştahsızlık, tetani, idrar ve gübre çıkarmama ile yana yatma (ayağa kalkamama) gibi klinik belirtileri bulunur. Eğer tedavi edilmezse hayvanın ölümüne dahi sebep olabilir. Özellikle yüksek verimli hayvanlar hastalığa karşı daha hassastırlar. Yaşla birlikte hastalığa yakalanma riski artar bunun yanında ırklar arasında da farklılık görülmektedir. Örneğin Jersey ırkı ineklerin Holştayn ırkı ineklere göre daha sık süt hummasına yakalandıkları bildirilmektedir ineklerde doğumu takiben 24. ile 72. Saatler arasında kanda iyonize kalsiyum düzeyi düşmesi motorik sinir uyarılarına yanıt verilememesi ve kas tonusunun düşmesi ile karakterize bir hastalıktır. Bu durumda; hipokalsemik bir parezis tablosu görülür. Parazisin yanında kollaps, depresyon ve koma da görülür. Genellikle doğumu takiben 24. ile 72. saatler arasında şekillense de doğum öncesinde de görülebilmektedir.İneklerde süt verimi ne kadar yüksek olursa, hipokalsemi olasılığı o kadar da fazla olur. 5 yaşından büyük ineklerde daha çok görülür. Çünkü yaş arttıkça, parathormon daha az aktive olarak kemiklerdeki kalsiyumu mobilize etme yeteneği biraz daha azalır. Kalsiyuma olan gereksinim arttığında dolayısı ile kalsiyum miktarı düşecek ve başlangıçta klinik bulgu göstermeyen subklinik bir hipokalsemi şekillenecektir. Hipokalseminin şekillenmesi ile düz kas fonksiyonlarında bir azalma şekillenir.
Sınıflandırma
1. Dönem
- İştahsızlık
- Süt veriminde düşme.
- Rumen hareketlerinde azalma.
- Dışkılamada azalma.
- Baş ve ayaklarda titreme.
- Duyarlılığın artması, böğürme, başı sallama, diş gıcırdatma.
- Hareketsiz duramama, arka ayakları yer değiştirme, sallantılı yürüyüş ve yere düşme. 2. Dönem
- Depresyon ve iştahsızlık.
- Süt verimi yok, memelerden süt gelmez.
- Sterno-abdominal pozisyonda yatış, baş göğüs kafesine doğru kıvrılmış vaziyette.
- Pulzasyon artmış ve zayıftır.
- Dışkılama ve ürinasyon yoktur.
- Anüs gevşektir.
3. Dönem
- Hayvan boylu boyunca yatar durumdadır. Yan yatmış ve 4 ayağını da uzatmıştır.
- Kaslar gevşektir.
- Uyarılara tepki vermez.
- Gastro-intestinal hareketler iyice azaldığından timpani gözlenir.
- Pulzasyon artmıştır, ancak alınamaz.
- Pupiller refleks kaybolmuştur
- hayvanın kalsiyum metabolizmasının yanısıra
- anyon katyon dengesi
- magnezyum
- fosfor
- potasyum miktarları ile de doğrudan ilişkilidir.
Korunma
Bu sebeple, bu dönemde kalsiyum tüketiminin sınırlandırılması gerekmektedir. Günde 50 g’ın üzerine çıkmaması (tavsiye edilen 10-20 g/gün) gerekmektedir. Dolayısıyla, yonca otu gibi kalsiyumca zengin kaba yemlerden uzak durulması gerektiği önerilmektedir.
Tedavi
Sığırlarda Hipokalsemi ve tedavisi damar içi kalsiyum tuzlarının verilmesi ile başlar. En sık kullanılan kalsiyum boroglukonattır. Önce solunum ve dolaşımı uyarmak amacı ile kafein uygulaması yapılır. Kalsiyum tuzları kalbe toksik etkilidir. Bu nedenle kullanılacak olan kalsiyum tuzu vücut ısısında damla damla, vena jigularis yolu ile ve perfüzyon cihazıyla verilmelidir.
Vena jigularisin belirgin olmadığı durumlarda uygulama vena subcutanea abdomonisten de yapılabilir. Kalsiyum tuzlarının damar içine enjeksiyonu esnasında kalp atımları önce yavaşlar, sonra süratlenir. Kalsiyum toksikasyonlarında %10’luk magnezyum sülfat’tan 300 ml verilmelidir.
Hiç yorum yok:
yorumNot: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.