Smart reklam

sığır hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sığır hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2020 Cumartesi

MEME SAĞLIĞI, HİJYENİ VE MASTİTİS

  MEME SAĞLIĞI VE SAĞIM HİJYENİ

Süt sığırları, konforlu bir ortamda günde 2 defa uygun sağım tekniği ve hijyen kuralları çerçevesinde en kısa sürede sağılmalıdır. Sağımdan önce sağıma memenin hazırlanması için özel süt kontrol kupalarına elle birkaç damla süt sağıp, sütte bir anormallik olup olmadığı kontrol edilmelidir. Alınan birkaç damla süt ele veya yere sağılmamalıdır.  
    
Sağım esnasında yapılması gereken işlemler     
    
1- Eldiven kullanımı,  
2- Meme başlarının ön daldırma 
solüsyonuna veya köpüğüne daldırılması,  
3- Her memeden 3-4 sıkım sütün mastit kontrol kabına alınarak kontrol edilmesi,
4-Temiz bir bezle (tek kullanım) meme başlarının silinerek kurulanması,  
5-Meme başlarına süt sağım makinası vakumlarının takılması ve sağım 
tamamlanınca vakumlarının çıkarılması, 
6- Meme başlarının antiseptik solüsyonuna daldırılması.

Sağım başlığı memeden uzaklaştırıldıktan hemen sonra, meme başları sağım makinesi iç lastiğinin temas ettiği yere kadar dezenfekte edilmelidir (tercih meme başının antiseptikli solüsyona daldırmasıdır -teat dipping). 
Sağımcıların her sağımda ineklere sakin ve güven verecek şekilde davranması için iyi düzeyde motivasyonun sağlanması, meme sağlığı açısından çok önemlidir. Ayrıca,  sağımcılar, memenin yapısı, süt salgılanmasının fizyolojisi ve sağım makinasının çalışma mekanizması hakkında temel bilgilere sahip olmalıdır. 
Sağım başında %2 olan sütte yağ oranı, sağım sonunda %15’in üzerine çıkmaktadır. Bu nedenle memede 400 ml den fazla süt bırakılmamalıdır. Kuralına göre yapılan bir sağımda, memede kalan süt miktarı 200 ml’yi geçmemektedir. 
Üç sağım yapılan ineklerin, iki sağım yapılanlara göre % 10-20 oranında daha fazla süt vermesi ile klinik mastitis olgularında belirgin bir azalmayı sağlaması gibi olumlu etkileri olmakla birlikte, doğumdan sonraki ilk 20 günde ineğin enerji açığını şiddetlendireceğinden günde ikiden fazla sağım yapılması önerilmemektedir.  
Sağım başlıklarının ve borularının temizliği, sağılmış sütün derhal soğutularak, soğuk ortamda işleneceği ünitelere nakledilmesi sütteki bakteri yükünü ciddi oranda azaltacaktır.  
Sağım makinesi her zaman iyi işler durumda olmalı, periyodik olarak temizlenmeli ve bir uzman, teknisyen ya da servis elemanı tarafından bakımı yapılmalıdır. Devasa özelliklere sahip meme dokularını her gün defalarca elleyen sağım makinelerinin, her sağımda görevini iyi yaptığından emin olunmalıdır. Tüm sağım makineleri, her yıl en az iki defa düzenli olarak kalibre (ayarlanma) edilmelidir. 
Elle sağımda mümkünse inekler ahırda değil, açık alanda sağılarak kapalı ortamda havada yoğun olarak bulunan koku ve bakterilerin süte geçmesi önlenmelidir.


  Hastalığın bulaşması

Sağım sırasında bakteriler, inekten ineğe sağımcının elleri, meme başı lastikleri ve tek kullanımlık olmayan bezlerle bulaşabilmektedir. Sağım öncesi meme başlarına dezenfektanlı ön daldırma solüsyonu veya köpük uygulanmaması, meme başından süte geçebilecek bakteri yükünü artıracağı gibi mastitis riskini de yükseltmektedir.  Sağım öncesi kontrol ve sütün indirilmesinin uyarılması amacıyla ön sağımın yapılmaması,  klinik mastitisin teşhisini ve tedavisini zorlaştırdığı gibi mastitisin diğer ineklere yayılması için de ortam oluşturmaktadır.  Doğru, hızlı ve tam bir sağım için 12-15 saniye sürecek bir meme uyarımı (ön sağım, ön daldırma) yapılmasını takiben 1-2 dakika içerisinde sağım başlığı memeye takılmalı ve vakum kesilmeden de memeden çıkartılmamalıdır. 

Meme ödemi; meme ve meme altı derisi altında aşırı derecede sıvı birikmesi olarak tanımlanmaktadır. Yeni doğum yapacak düvelerde ve yüksek verimli ineklerde daha çok görülmektedir. Aşırı yağlı ve/veya ileri yaşta tohumlanan düveler, doğum öncesinde aşırı beslenenler, rasyon dengesizlikleri ( sodyum ve potasyum fazlalığı) ve yetersiz eksersizlere bağlı olarak şekillenebileceği unutulmamalıdır.   


Meme Kirlilik Skorları 
Meme yüzeyi temiz % 2-10 düzeyde, hafif kirlilik % 10-30, aşırı kirlilik %30’undan oranında fazla olduğu durumlarda.
Meme kirlilik skorları, meme sağlığı ve sütün kalitesi üzerinde etkili olmaktadır. Skor 1-2 meme sağlığı ve kaliteli süte güvence oluştururken, Skor 3-4 ise mastitise zemin oluşturmaktadır.  

Somatik Hücre Sayısı (SHS); 1 mililitre sütün içindeki hücre (akyuvar + epitel) sayısını ifade etmektedir. Somatik hücre; vücuttan türemiş/kökenli hücre demektir. Normal bir memeden alınan süt içindeki somatik hücrelerinin %75-85 ‘i lökositlerden, geri kalan % 15-25 ise epitel hücrelerinden oluşmaktadır. Doğumdan hemen sonra (ilk üç gün) ve laktasyon sonunda süt sentezleyen epitel hücreleri önemli ölçüde yenilendiğinden, bu fizyolojik dönemde epitel hücre sayısı ve toplam Somatik Hücre Sayısı (SHS) yükselmektedir.  

Somatik Hücre Sayısını (SHS) artıran diğer faktörler; mastitis, yaşlılık (yaşla birlikte artar), ırk (ayshire ırkı ineklerde holsteinlere göre daha düşük), mevsim (sıcaklık, nem), stres, bölge (sıcaklık, nem), sağım sayısı, kötü barınaklar, yüksek kirlilik skoru ve kötü bakım besleme koşullarıdır. 
Tank somatik hücre (akyuvar + epitel hücre) sayısında kritik eşik olan 200.000 üzerindeki her 100.000’lik artış; süt üretiminde % 2,5’lara varan azalmanın yanı sıra mastitisli meme lobu sayısında % 5 oranında ekstra bir artışa neden olmaktadır.  
Somatik Hücre Sayısı (SHS) ile enfeksiyon varlığı doğru orantılıdır. Değişken olmakla birlikte bir inekte Somatik Hücre Sayısı 280.000’nin üzerinde ise mastitise (enfekte) yakalanma olasılığının da  % 85 ‘in üzerinde olduğunu gösterir. 


  Mastitis 

Meme dokusunun yangısı olarak bilinir. Mastitis genellikle laktasyon ile ilişkili olup, oluşum nedenine göre; enfeksiyöz, travmatik veya toksik, seyrine göre; klinik veya subklinik, süresine göre de akut veya kronik olarak sınıflandırılmaktadır. Mastitisin sebepleri, daha çok hazırlayıcı (çevre kaynaklı) ve yapıcı (mikroorganizmalar) olmak üzere iki başlık altında toplanabilir.  
İnekler, mastitise yol açan 200 den fazla bakteri türü ile aynı ortamda yaşarlar. Bu nedenle, mastitise karşı her zaman ve her noktada uyanık olma zorunluluğu vardır.
.                             CMT testi
.   
Mikroorganizmalar; memeye daha çok meme başı kanalından olmak üzere, dolaşım (kan-lenf) ve meme başı derisindeki sıyrık, yara ve berelerden girmektedirler. Tedavi süresince mastitisli süt, sağlık riski nedeniyle kesinlikle insan veya hayvan gıdası olarak kullanılmamalıdır. Sütçü veya kombine verim yönlü ineklerde artan süt verimine bağlı olarak, mastitis, ekonomik kayıplara neden olan hastalıklar içerisinde % 30-40’lık bir paya sahiptir.

 Mastitis kaynaklı kayıplar; 
- Verim düşüklüğü, 
- Sütün kalitesindeki değer kaybı ve satış fiyatının düşmesi, 
- Emek ve zaman kaybı, 
- İlaç ve tedavi gideri, 
- Gıda kirliliği, 
- Kilo kaybı, ölüm 
- Dölverimi kaybı, 
- Mastitisli ineklerin elden çıkarılması (reforme edilme), şeklinde sıralanabilir. 
AB Ülkelerinde mastitisin (klinik ve subklinik)   maddi kayba sebep olduğu hakkında çok sayıda yayın vardır. Mastitis vakası başına maliyet, çiftlikler arasındaki farklılıklardan dolayı çiftlikten çiftliğe göre değişiklik göstermektedir. Genel ortalamalardan ziyade işletmedeki klinik ve subklinik masttise bağlı mali kayıplar öncelikle doğru bir şekilde tespit edilmelidir. Çiftlik sahibi ve sorumlu veteriner hekimi işletmedeki mastitis maliyetlerine odaklanmalı en çok fayda sağlayacak koruma ve kontrol programlarını birlikte oluşturmalıdırlar. 

Subklinik (gizli/görünmeyen) mastitis; inekte, memede veya sütte her herhangi bir belirti vermeyen ancak süt verimini ve kalitesini önemli ölçüde düşürmekle karakterize bir mastitis şeklidir. % 3-25 oranında süt kaybına neden olan subklinik mastitis en sık karşılaşılan mastitis formudur ve mastitise bağlı süt kayıplarının çok büyük bir kısmını (% 70) teşkil etmektedir. 
Yapılan araştırmalarda, ülkemizde subklinik mastitis görülme sıklığı bölgelere göre değişiklik göstermekle birlikte ortalama %30 olarak tespit edilmiştir. Bölgeler arası yüksek oranda farklılığın; verim, sağım ve altlık yönetimi ile bölgelerin sıcaklık ve nem oranından (SNİ) kaynaklandığı düşünülmektedir.  

Klinik (belirtili/gözüken) mastitis; memede ateş, kızarıklık, şişlik, ağrı, süt veriminde azalma, memeden süt yerine su, pıhtı, kan gelmesi, hayvanın genel durumunda bozukluk, neşesizlik, iştahsızlık ve ateş gibi belirtilerle seyreden mastitis şeklidir.  
Her bir meme lobunda meydana gelen iltihabi durum, bir klinik mastitis vakası olarak ele alınmalıdır. Tek bir ineğin 4 meme lobunda klinik mastitis şekillendiyse bu 4 mastitis vakası olarak kayıt altına alınmalıdır. 
 İşletmede aylık klinik mastitis oranı % 2’nin altında olmalıdır.  
Verimliliğin sürdürülebilmesi ve meme sağlığı için;  
-Barınakların temizliği, havalandırması, ışığı ve neminin kabul edilebilir seviyede tutulmasına, 
-Yatakların düzenli olarak temizlenmesine veya değiştirilmesine, 
-Yatma yerlerinde bakteri üremesini en düşük seviyede tutan temiz kum altlık kullanılmasına,  
- Sağmal inek vücudunun sürekli kuru ve temiz olmasına, 
- İşletmede elde edilen sütlerde (tank) somatik hücre sayısının 200.000 den düşük olmasına, 
- Doğum öncesi memede ödem oluşmaması için, rasyonlarda sodyum ve potasyum alımının ayarlanmasına, 
- Sıcak stresine karşı tedbir alınmasına, 
- Meme kıllarının kesilmesine, 
- Lezyonlu meme başı derisi somatik hücre sayısında önemli oranda (%30-40) artışa neden olmaktadır. Meme ve meme başının lezyonlardan(yaralanmadan) korunmasına,  
- Somatik hücre skoru iyi olan damızlık boğalara ait sperma kullanılmasına, 
- Yemlere meme sağlığını koruyan selenyum, çinko ile D ve E vitamini içeren katkıların ilave edilmesine, 
- Sürünün kapalı olmasına (dışarıdan şüpheli damızlık dişi hayvan alınmaması), 
- Sineklerle mücadele edilmesine, 
- Düve doğumlarının ilkbahar sonu ve yaz başlarına denk getirilmemesine, 
- Sütün kolayca inmesi için ineklere iyi davranılmasına, 
- Sağım makinelerinin periyodik olarak bakım ve kalibrasyonuna, 
- Stresiz ortamda sağımın zamanında yapılmasına, 
- Her yıl sağılan ineklerden ortalama % 20-25’nin (yaşlı, verimsiz, hasta vb.) gençlerle yenilenmesine, 
- Sarkık memeli inekler ile meme başı aşırı kısa-uzun ya da aşırı kalın-ince inekler zaman içerisinde seleksiyona tabi tutulmasına,  
- Meme başı sfinkterleri gevşek olan yani sıklıkla memede sızıntısı olan ineklerin sürüden çıkarılmasına,  
- Sıklıkla emilen buzağı-dana-düvelerin sürüden çıkarılmasına,  
- İlk buzağılama yaşının 30 aydan yüksek olmamasına, 
- Mastitisli ineklerin erken fark edilmesine, 
- Mastitisli hayvanların ayrı sağılmasına veya sona bırakılmasına,  
- Mastitli ineklerin günde 4-6 kez sağılarak, memede oluşan toksinlerin dışarı atılmasına,  
- Sağım öncesi ve sağım sonrası meme temizliği ve asepsisine, 
- Meme ve meme başlarının sağımdan önce ıslatılmaması veya yıkanmaması,  ıslaksa veya yıkanmışsa da iyice kurutulduktan sonra sağım yapılmasına, 
- Sağımdan sonra kilitleme (yatmasını önleyecek şekilde bağlama) ve yemleme yapılarak, meme süt kanalı kapanana kadar (1 saat) ineklerin ayakta bekletilmesine, 
- Kuru dönemin başlangıcı ve sonu laktasyon dönemine göre yedi kat daha fazla mastitis riski taşımaktadır. Bu nedenle doğumdan önceki iki ayda (kuru dönem) gebelerin temiz, kuru, bol altlıklı ve kalabalık olmayan yerlerde barındırılmasına, 
- Kuru dönemde oluşan subklinik enfeksiyonlar, laktasyon döneminde oluşan yeni meme içi enfeksiyonlardan daha fazla oranda doğum sonrası klinik mastitislere neden olmaktadır. Bu bağlamda kuru dönem sağıltım programına, 
- Kuru dönemde meme içine uygulanan antibiyotikler, yavaş çözüldüğünden en az üç hafta süreyle etkisini sürdürmektedir. Bu nedenle kuru dönemde yapılan sağaltım aynı zamanda yeni enfeksiyonların önlenmesinde de kilit önemdedir. 
-Sürekli somatik hücre sayısı yüksek olan ve sık sık (1 laktasyonda 3’den fazla) mastite yakalananlar ile kuru dönemde problemi çözülmeyen mastitisli hayvanların sürüden çıkarılmasına, 
- İşletmede veteriner hekiminizin önerisine göre mastitise karşı bir korunma planına sahip olunmasına, dikkat edilmelidir. 

1 Mart 2020 Pazar

IBR (INFEKSIYOZ BOVİN RHİNOTRAHEITIS)



     
               IBR (INFEKSIYOZ BOVİN RHİNOTRAHEITIS) 

   Sığırlarda üst solunum yolları ve trake mukozasında kataral yangı ve nekroz yapan, akut, bulaşıcı viral bir hastalıktır. Hastalıkta yüksek ateş, gebelerde abort ve meningoensefalit oluşmaktadır. İnek ve düvelerde ise vulvovajinitis, boğa ve tosunlarda ise penis ve prepisyumda yangın meydana getirir.

Gözlerde keratokonjuktivitis 



Gözlerde keratokonjuktivitis merkezden çevreye doğru 


          Etiyoloji

   Hastalık sığırlarda solunum yolu enfeksiyonlarına yol açar. Genital organlarda ise nadiren görülür. Sürü  bazındaki hayvanlarda çabuk bulaşır. Hastalığı atlatanlar taşıyıcı olarak kalırlar.




          Semptomlar

   Dört formu vardır; solunum sistemi, genital sistem, SSS , abortif form'dur.

     • Solunum sistemi formu: Bu forumda aniden hastalık başlar, salivasyon, burun akıntısı, burun mukozalarında şiddetli konjesyon. Bir iki gün içerisinde yüksek ateş, bazen lakrimasyon ve konjuktivitis olarak ortaya çıkar. İştahsızlık devam eder, solunum sayısı artmıştır, solunum hırıltılıdır ve solunum güçlüğü vardır. Hafif olaylarda daha çok laktasyon dönemindeki ineklerde görülür. 10-14 gün içerisinde iyileşme görülür. Fakat şiddetli olaylarda hayvanda ateş oldukça yüksektir. Lakrimasyon ve burun akıntısı devam eder akıntının kıvamı prulant özelliktedir, iştah vardır, ağızdan solunum yapar.

Burnun merme kısmında yaralanma


Diş etlerinde ve burnun ucunda yaralanma 

Salya ve burun akıntısı 



     • Genital form: İnkübasyon süresi 2-3 gündür. Klitoris bölgesinde mısır veya mercimek büyüklüğünde kesecikler oluşur. Prepisyumda akıntı olur ve bu akıntı seröz ve irin dolu olduğu için prepisyum deliğinden akıntı gelir. Bu akıntıdan dolayı kaşıntı ortaya çıkar.




     • Meningoencephalitis form: Hastalığın bu formu daha çok buzağılarda görülür ve öldürücü seyreder. 3 ile 10 aylık danalarda morbidite %10 mortalite %100 dur. Hasta hayvanlarda anoreksi, yüksek ateş, koordinasyon bozukluğu ve ataksik ölümü sinirsel semptomlardan sonra 3-4 gün içerisinde ölüm görülür.




     • Abortif form: Gebe hayvanlarda yavru atma en çok gebeliğin 4 ayından sonra ortaya çıkar ve en sık yavru atma enfeksiyonundan 1-2 ay sonra görülür. Hayvan hastalık belirtisi göstermeden yavru atar.

Gebelikte abort buzağı 





          Otopsi

   Burun mukozasında hiperemi, ödem, nekroz odakları, serofibrinöz köpüklü bir eksudat, traheada peteşiyal kanamalar görülür. Şiddetli olaylarda bronkopnömoni, kalp kasında dejenerasyon, bağırsaklarda yangı abomasumda erozyonlar dikkati çeker. Abort durumlarındaki fetusta ödem ve kanama odakları belirgindir.

Akciğerlerde hiperemi ve nekroz odakları 



          Tanı

   Kesin tanı için; buz içinde saklama koşulu ile laboratuvara burun akıntısı ve konjonktivadan alınan sıvap gönderilir virüs izolasyonuna bakılır. Bu yöntemde floresan antikor yönteminden yararlanılır.



        Ayırıcı Tanı

   CGB, Sığır vebası, MD, Kuduz ve yalancı kuduz ile karışabilir.
NOT: En çok Koriza ile karışmaktadır ayırıcı farkı korizada çevreden merkeze doğru keratit, IBR de ise merkezden çevreye doğru keratit tablosu görülür.


        Sağaltım

   Etkili bir sağaltımı yoktur son zamanlarda aşı uygulamaları etkinliğini göstermiştir. Fakat gebe hayvanlarda aşı uygulaması kontrendikedir.

25 Şubat 2020 Salı

SIĞIRLARDA BOTULİSMUS HASTALIĞI


Clostiridium botulinum,Yem ham maddeleriyle veya ceşitli yemlerin alınmasıyla meydana gelen sinirsel semptomlar gösteren bakteriyel bir gıda zehirlenmesidir.

                          BOTULİSMUS HASTALIĞI ile ilgili görsel sonucu


KLİNİK BELİRTİLERİ

Dil,çiğneme ve yutak kaslarında felç ile başlar. Ağızdan salya akar .İlerlemiş vakalarda dil ağızdan dışarı sarkar.Ayaga kalkmada isteksizlik,anüs,kuyruk,kulak ve göz kapaklarında felç gözlenir.

KORUNMA

%90-95 Ölümle sonuçlandığı için korunma çok onemlidir. Şüpheli rasyon ham maddelerini çıkarmak ,kadavra ve çöplerin meraya atılmaması, silaj uygulamalarının hatalı olmaması gerekmektedir. Körpe yeşil otların hetalı depolanmasını önlemek ve saman balyalarının arasında ölü fare ,yılan kaplumbağa gibi hayvanların olmaması için kontrol saglanmalıdır. mutlaka aşı yapılmalıdır.Zoonoz bir hastalık olduğu için et ve süt tuketilmemesine dikkat edilmelidir.

                              BOTULİSMUS HASTALIĞI ile ilgili görsel sonucu

TEDAVİ

Erken teşhis çok önemlidir. hastalık başlama safhasında antitoksik serum uygulanmalıdır.
Toksiklerin etkisini azaltmak için 5-10 litre su içerisine 60-80 ml laktik asit içirilir.
Paranteral glukoz ve elektrolit uygulanır.


23 Şubat 2020 Pazar

ŞARBON HASTALIĞI -ANTHRAX


Şarbon, özellikle sığır, koyun, keçi, deve gibi ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalıktır. Antraks olarak da bilinen şarbon hastalığı ülkemizde çoban çıbanı ve karakabarcık gibi isimlerle anılmaktadır.
                   şarbon hastalıgı ile ilgili görsel sonucu

ETYOLOJİ 

Hastalığın etkeni olan Bacillus antchracis 1- 2x3-8 mikrometre boyutlarında aerobik (veya fakültatif), Gram pozitif, hareketsiz, sporlu ve kapsüllü bir mikroorganizmadır. Spor formu fiziksel ve kimyasal etkenlere karşı son derece dirençli olup doğa koşullarında 50-60 sene canlılığını ve enfektivitesini muhafaza edebilir

BULAŞMA

 Hayvanlar mikrobu aldıktan 2-3 gün sonra hastalanırlar. İştahsızlık, sendeleme, ayakta duramama, solunum güçlüğü, titreme, yüksek ateş başlıca belirtileridir. Koyun ve keçiler belirtilerin ortaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra hemen ölürler. Sığırlarda yukarıdaki belirtilere sancı, kan işeme ve ishal de eklenir ve bir hafta içinde ölürler. Ölen hayvanların, ağız- burun ve anüsünde kan izleri veya kanlı bir sızıntı bulunur. Kesilen hayvanların kanı siyah renktedir ve pıhtılaşmaz. İnsanlar hasta hayvanları kesip yüzmek, etini yemek veya bu hayvanların deri ve yünlerini işlemek suretiyle hastalığa yakalanırlar.
şarbon hastalıgı ile ilgili görsel sonucu
Sindirim sistemi ile: Bulaşık ot, su, yem gibi gıdaların ağız yolu ile alınması ile olur. Solunum yolu ile: Hayvanlarda nadir görülen bu bulaşma şekli insanlarda sporların, hayvan postu, kıllar, yün ve yapağı ile gerçekleşir.
Deri yolu ile: Deride oluşan çeşitli portantrelerden (ısırma, kırpma, sıyrık, çizik v.s.) etkenin girmesiyle olur. İnsanlar ise kontamine et, kan, temas yolu ile hastalığı alırlar. Kan emici ve sokucu sinekler de bu yolla enfeksiyonu bulaştırabilir.
                     şarbon hastalıgı ile ilgili görsel sonucu

SEMPTOMLAR 

İnkübasyon periyodu, hayvanın türüne, direncine, vücuda giren etkenin miktarına, virülansına ve etkenin giriş yoluna göre değişmek üzere 1-14 gün arasındadır. Hastalık koyun ve keçilerde perakut ve akut bir seyir izleyerek 2-4 gün içinde ölümle son bulur. En fazla titreme, sendeleme, solunum güçlüğü, kan işeme ve doğal deliklerden kan gelmesi, boğaz altında ve vücudun diğer yerlerinde ödemler, nekrozlar, deride pustüller gibi klinik bulgular görülür. Sığırlarda tablo daha az belirgin olmakla birlikte koyun ve keçilere benzer. Hastalık insanlarda, deri şarbonu, akciğer şarbonu ve ender olarak görülen bağırsak şarbonu olarak üç ayrı şekilde görülür.
Deri şarbonu; papül, vezikül ve püstülle karakterize üzerinde siyah bir kabuk bulunan nekrotik ülserler şeklinde görülebileceği gibi, bağ dokusu, boyun, göğüs ve göz kapaklarının deri altı dokusunda ödemler ve bu ödemli alanın üstünde vesikülle karakterize bir şekilde de görülebilmektedir.
Akciğer şarbonu; özellikle hayvan yünleri ve kıllarıyla uğraşanların sporları solumasıyla meydana gelmektedir. Ağır bir hemorajik bronko -pnömoni ile karakterizedir. 
Bağırsak şarbonu; genel durum bozukluğu ve şiddetli bir gastro -enteritis ile karakterizedir. Tanı koymak güç olduğundan dolayı kurtuluşu yok gibidir. Bu klinik formların birisinde etken kana karışıp septisemi yaparsa hastalık öldürücü bir hal alır. Menenjitin de görüldüğü vakalar mevcuttur.

TEŞHİS 

Klinik Teşhis: perakut seyreden olgularda, çok az ve yetersiz klinik belirtiler nedeniyle teşhisi zordur. Çünkü ani ölüm yapabilen ve yakın semptom gösteren yanıkara, basiller ikterohemoglobinuru, pastörellozis, leptospriosis, piroplasmosis, klostridyal infeksiyonlar ile karıştırılabilir. 
Laboratuvar Muayeneleri; Laboratuvarlara hasta veya ölen hayvandan 3 -4 adet kan frotisi, steril bir pamuğa emdirilmiş kan, 

TEDAVİ

 Hasta hayvanın uygun tecrit yerine alınması koyun ve keçiler ani olarak öldükleri için tedaviye yetişilemez. Sığır ve atlar veteriner hekim tarafından uygun bulunan ilaçlarla tedavi edilebilir. Ancak bulaşmayı önlemek ve çevreyi kirletmemek için gerekli önlemler alınmalıdır.
şarbon hastalıgı ile ilgili görsel sonucu

ZAYIF BUZAĞI SENDROMU

ZAYIF BUZAĞI SENDROMU

Anne gebe iken beslenme yetersizlikleri ve Selenyum ile Vit E eksikliklerine bağlıdır. Placental yetersizlik, kongenital hipotroidizm, mekonyum aspirasyon sendorumu, fötal hipoksi ve güç doğumlara bağlı da şekillenebilir.
Klinik Bulgular

Zayıf doğumlar, solunum yetmezlikleri, emme refleksinin zayıf olması, depresyon, isteksizlik, güçsüz ve kambur şekil alma gözlenir. Tüyler karaşıktır, hareketsiz ve yatma pozisyonu vardır. İshal, eklemlerde ağrı ve ödem, topallık şekillenir. Yeterince kolostrum alamazlar.

Tedavi
  Gerekli önlemler alınmalıdır. Vit E ve Selenyum takviyesi yapılır. Kolostrum verilmelidir, içemeyen hayvanlara sonda ile verilebilir. Korumada; bakım ve beslenme şartlarına dikkat edilmelidir.

22 Şubat 2020 Cumartesi

BABESİA-PİROPLASMOZ-SITMA



         BABESİA-PİROPLASMOZ-SITMA

   Evcil hayvanlarda bagaj ya familyasına bağlı protozoonlar tarafından meydana getirilen ateş,anemi, hemoglobinüri, ikterus, hemoglobinemi ile karakterize  bir hastalıktır.Kan emen keneler aracılığı ile bulaşır genellikle ilkbaharın sonu yaz ve sonbaharın ilk aylarında görülür.


      Etiyoloji
     
    Hastalık eritrosit içerisinde yerleşen protozoonlarla oluşur. İneklerde ve mandalarda en sık görülen türleri babesia bovis ve babesia bigemina, koyun ve keçilerde ise babesia ovis ve babesia motasi, köpeklerde babesia canis kedilerde ise babesia felis, kanatlılarda babesi pullorumdur. genellikle eritrositlerin içerisinde çift armut görüntüsü verirler tek armut görüntüsü görülür bazıları ise dar açılıdır.
 

       Bulaşma
 
    Hastalık sıcak ülkelerde oldukça fazladır. Koyun at ve domuzlarda rhipicephalus türleri sığırlarda boophilus,ixodes; atlarda hyalomma ve dermacentordur.etken kan emen keneler yardımıyla kana bulaşır daha sonra sindirim sistemi kanalında serbest hale geçerek bağırsak epitellerine gider ve orada çoğalır. Daha sonra ovaryuma geçer ondan Keneleri ile enfekte edilir tükürük bezlerinde ise çoğalmalara devam ederek tükürük salgısında toplanır. Daha sonra ikinci ara konakçıdaneritrosit içerisine girer ve bölünerek çoğalır burada çift armut şeklinde görülür. Hayvanlar 6 ay boyunca portür kalırlar.



         
                                        Kenenin yasam döngüsü


                                Hayvanlarda görülen bazı kene türleri



     
                                         Hyalomma türleri

 

   Semptomlar


     a) Sığırlarda: Hastalık daha çok irlkbaharın sonları ve sonbaharın başlangıcı ne kadar sürer kuluçka süresi 2-3 haftadır. Subakut enfeksiyon daha çok gençlerde görülür. Yüksek ateş yani 41 dereceye kadar ateş. hayvanda belirgin iştahsızlık,zayıflık, rumen hareketlerinde azalma,süt veriminde düşme, solunum ve nabız frekansı yüksektir. Konjuktivalar ve mukozalar tuğla kırmızı rengini alır daha sonra bu renk soluklaşıyor ve anemik hal alır en sonunda ise sarılık meydana gelir. Mukozalarda peteşiyal kanamalar hemoglobin idrarda kırmızı renk ve köpüklü durum. Gebelerde abort  görülebilir. Bazen hayvanlarda koordinasyon bozukluğu ve paralizler görülebilir.
 
    
    b) Atlarda: Hastalıkta kuluçka süresi 7-21 gündür. Hayvanlarda yere yatma ve yerden kalkamama iştah ortadan kalkmıştır. Beden ısısı 40-41,5 dereceye kadar çıkar. yüksek olan Ateş daha sonra düşer baş karın altı ve eklemlerde ödemler meydana gelir. Mukozalar solgun ve ikteriktir.

     c) Koyunlarda: sıvılardaki semptomlara benzer semptomlar görülür yalnız burun akıntısı ve öksürük  görülebilir mortalite oranı %50 dir.
     
         
   
                                  Sığırda kanlı akıntı gelmesi




                                  Keçi'de mukuza'da ikterik(sarılık)




                                          Sığırda kene yapışması



       Klinik patoloji

    Froti çekilen kanda giemsa boyasıyla anemik tablo ve değerler  hesaplanır. Yada kanda protozoon etkeninin görülmesi.



          Otopsi

    Akut olaylarda belirgin sarılık ve kaşeksi görülür. Dalak büyümüş şişmiş ve yumuşamıştır. Karaciğer aşırı şekilde büyümüş,rengi koyulaşmış safra kalınlaşmış safra salgısı granül halini almıştır. Epikard altında ve endokardta ekimotik kanamalar,perikardial kesede miktarı artmıştır, kanlı bir sıvı bulunur.


   
                              Karkasta oldukça belirgin bir sarılık



           Tanı
  
   Klinik semptomlar otopsi bulguları karaciğer ve böbrekteki lezyonlar tanıda yardımcı olur fakat kesin tanı için giemsa boyamada etkenleri görmekle muayene konur.
   
                          Kan frotisinde çift armut şekli
                   
 

         









     
         Ayırıcı Tanı


   Enzootik hematüriden farkı şiddetli hemorajik anemi vardır hematüride devamlıdır. İdrar,irin bakterileri ve hemoglobin içermez. Piyelonefiste erginlerde görülür, hafif ateş ve sık sık sancılı işeme vardır.Rektal muayenede böbreklerde ağrı büyüme ve üreterde kalınlaşma vardır. Basiller hemoglobinüride idrarın rengi koyu kahve renginde ve içinde hücre bulunmaz. Leptospiroziste sağılan hayvanların sütleri portakal sarısı rengine döner meme loblarında yumuşama vardır idrarda hemoglobin bulunur vücudun kılsız bölgelerinde sarı renk ortaya çıkar. Theileriazisde kan işeme yoktur anaplazmozis ise oksitetrasiklinlere karşı iyi cevap verir. Kronik bakır zehirlenmesinde ateş yoktur methemoglobinüri gözlenir. Puerperal hemoglobinüride Ateş yoktur kanda fosfor düzeyi çok düşmüştür frotide protozoer etkenlere rastlanmaz. Atlarda enfeksiyon anemi hastalığı ile karışabilir at vebası trypanosoma ile karışabilir.




        Sağaltım

 
     Acaprin,babesan,piroparv ve piroplasmin gibi ilaçlar kullanılır. Acaprin sığırlara 2cc/100kg s.c yolla verilir. Sadece 2 defa uygulanır. Babelin %7'lik solusyonda 3.5 mg/kg ve imidocarb 1-2 mg/kg dozda uygulanır.Bütün hayvanlarda gecerlidir. Ekstradan Demir kalsiyum üre soya fasulyesi küspesi pamuk tohumu küspesi verilebilir.


     
        Korunma

    Korunmada kenelerle Savaş ön planda olmalıdır. İlkbaharda havalar ısınmaya başladığı dönemlerde ahırlarda ve meralarda kene dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Banyo yıkama ve püskürtme yöntemleri kullanılır. Kene bulaşmayan mera tercih edilmelidir ve koroyucu aşılar yapılmalıdır.Sürü bazında iç ve dış parazit ilaçları yapılmalıdır.
 İvermectin ve flumetrin gibi ilaçlar kullanılabilir.
 

Yüksek Dağ Hastalığı( Sığır ve koyunlarda)

   YÜKSEK DAĞ HASTALIĞI 

   Yüksekliği fazla olan bölgelerde meraya çıkarılan hayvanlarda görülen bir hastalıktır. Eritrosit ve hemoglobin sayısında artış gözlenir. Buna bağlı olarak kalp yetmezliği ve genişlemesi görülür.

 
         Etiyoloji
  Hastalık rakımı oldukça yüksek olan bölgelerde görülür. Bunun en büyük sebebi ise oksijen yetmezliğidir. Hayvan uyum sağlamak için oksijene ihtiyaç duyar. Anemi,akciğer yetmezliği veya hipoproteinemi ve kalp yetmezliği gibi durumlarda hayvanlarda bilirubin miktarı ve üre miktarı artar. Buna bağlı olarak ensefalopati oluşur.


      Semptomlar
  Hareket etme isteği neredeyse ortadan kalkar,hayvan kısa sürede zayıflar,ön ayakları vücuttan ayrı tutar. Boğaz ve çevresi karın altı buralarda ödem oluşur. Vena jugulariste dolgunlaşma ve pozitif ben nabzı ortaya çıkar. Solunum sayısında artış ve dispne tablosu ortaya çıkar. Akciğerde amfizem vardır ve yaş raller görülür. Taşikardi ve amfizem oskultasyonda şiddetlidir.


        Tanı
  Hayvanların yüksek yerlere çıkarıldıktan sonra kalp yetmezliği, perikarditis travmatika endokarditisle karışır. Farkı ise kalp muayenelerinde anlaşılır.


       Sağaltım
   Hayvanlar hemen aşağı indirilmelidir. Sekonder enfeksiyon olasılığına karşı antibiyotik kullanılır. Rakımı düşük olan yerlerde otlatılması çabuk iyileşme vardır.


         
 
Çene altı ödem 







21 Şubat 2020 Cuma

MASTİTİS (MEME İLTİHABI)

MASTİTİS (MEME İLTİHABI)
Süt veren hayvanlarda meme dokusunun iltihaplanmasına mastitis denir. İneklerin memelerini körelten, süt verimini yok eden, sütün yapısını bozan bir hastalıktır. Süt ineğinin değerini düşürür. Mastitis ineklerimizde çok yaygındır. Hastalanan meme lopları %20-30 az süt verir.
Çabuk ilerleyen (akut ve subakut) mastitislerde memede şişlik, kızarıklık, ağrı görülür. Süt kanlı, pıhtılı ve bulanık renklidir. Bu tür mastitisler kolay anlaşılır ve hemen tedaviye başlanabilir.

                         ineklerde mastitis ile ilgili görsel sonucu

Eğer hastalık hiçbir belirti göstermeden sinsice gelişiyorsa gizli mastitis (subklinik) fark edilemez. Yavaş yavaş memeyi harap eder. Bu hayvanlardan diğerlerine de hastalık bulaşır. Her an hastalık ilerleyip kronik hale dönüşebilir bunu engellemek için ineklerin devamlı kontrol edilmesi gerekir.


Mastitis meydana getiren faktörler nelerdir ?

1- Mikroorganizmalar
2- Süt ineğine ait sebepler
3- Çevre koşulları


Mikroplar memede nasıl hastalık oluştururlar?
Ahırlar kalabalık, altlıklar pis ve hayvanın meme başı yaralanmış ise, mikroplar meme başı kanalından girer. Hem çoğalır hem de meme dokusu içine yayılarak mastitis oluştururlar. Sarkık memeler, süt verimi yüksek olan hayvanlar ve güç sağılan hayvanlarda meme tam boşalmadığı için, mastitis sık görülür.

                    ineklerde mastitis ile ilgili görsel sonucu

Hastalığı tespit etmek zor değil
Gizli mastitislerin ortaya çıkarılması için her 15 günde bir CMT (Kaliforniya mastitis testi) uygulanmalıdır. Bu test ahırda kolaylıkla uygulanabilen, basit bir testtir. Bu testi bir veteriner hekime başvurarak öğrenir ve uygulayabilirsiniz.
Mastitisli memeyi tanımak zor değildir. Meme sarkık, kızarık, şiş ve dokununca ağrı veriyorsa, sağımdan sonra yumuşak ve esnek değilse, memede sertlikler varsa; usulüne uygun olarak alınan süt örneklerini en yakın laboratuvarda kontrol ettirerek hayvanın tedavisine başlamalısınız.
                        CMT TESTI ile ilgili görsel sonucu

Tedavi

Laboratuvarın vereceği neticeye göre veteriner hekimin uygun gördüğü antibiyotiği ve diğer uygulamaları usulüne göre yapmalıdır. Rasgele kullanılan antibiyotikler hayvanı iyileştiremeyeceği gibi, ekonomik kayıplara da neden olacaktır. Tedavi süresince antibiyotiğin vücuttan atılma süresi hesap edilmeli bu süre içinde antibiyotikli sütler kullanılmamalıdır. Çünkü hem insan sağlığına zararlıdır hem de peynir, yağ gibi ürünler yapmaya elverişli değildir. CMT TESTİ


                     ineklerde mastitis ile ilgili görsel sonucu
Hastalıktan nasıl korunmalı?
Mastitisten korunmanın en etkili yolu temizliktir. Sağımdan önce ve sonra memeler iyice temizlenmelidir. Yerler kuru ve temiz olmalıdır. Hayvan yattığı zaman memeleri pisliğe  bulaşmamalıdır.
Makine ile sağım yapılıyorsa sağım başlıkları memeye iyice yerleştirilmeli ve sağım sonunda önce ilaçlı suya daha sonra duru suya batırılarak temizlenmelidir. Memede süt biter bitmez başlıklar çıkarılmalı, her sağımdan sonra da başlıklar iyice temizlenmelidir.



BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI)

BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI)

Hayvancılık ,ülkemizin geçim ve beslenme kaynağıdır. Sığırlarda her yıl yavru atımı sebebiyle milyarlarca lira ekonomik kayıp meydana gelmektedir. Bu hastalık nedeniyle hem ülkemiz, hem de yetiştiricilerimiz büyük zarar görmektedir. Bu hastalıkların başında Brusellozis hastalığı gelmektedir. Brusellozis (Brusella Abortus Bang) veya bulaşıcı yavru atma hastalığı adıyla bilinir.


Hastalık mikropla bulaşır  atık yavru, yavru zarı ve sıvıların hayvan yemlerine, mera otlak ve içme sularına karışması ve bunların hayvanlar tarafından alınmasıyla bulaşır. Ayrıca, hastalığa yakalanmış hayvanlar, süt, üreme organından gelen akıntı, idrar ve dışkı ile çevreye bol miktarda mikrop saçarak hastalığın yayılmasına sebep olurlar. Aynı zamanda satın alınan hastalıklı bir ineğin sağlıklı bir sürüye girmesiyle hastalık  yayılır.

Hastalık, yavru atılıncaya kadar gebe ineklerde her hangi bir klinik bulguya rastlanmaz. Ancak atıktan sonra yavru zarının içerde kalması ve vajen akıntısı dikkati çekebilir. Hayvanlarda en belirgin bulgu, yavru atmalarıdır. Hastalığa yeni yakalanmış hayvanların hemen hemen yarısına yakını yavru  atar. Bu oran bazı sürülerde daha da çok olabilir. Atıklar gebeliğin 6-7-8. aylarında meydana gelir.
BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI) ile ilgili görsel sonucu
Hastalığın yayılmasını önlemek için neler yapılmalıdır?
 Yavru atan ana hayvanlar esas sürüden, bulunduğu ahırdan ayrılarak uzak bir yerde 3-4 hafta sağlam hayvanlardan ayrı tutulmalıdır. Atık yapmış hayvanlar üreme organı  akıntısı, idrar, dışkı, atık yavru, yavru zarı ve sıvıları ile bulaşık yerler, ahır zeminleri topraksa 10-15 cm kazıttırılarak; şayet betonsa, tüm gübre  ve yataklıklar toplanarak, ahırdan uzak bir yerde iyice yakılır. Ahırda tüm temizlikler yapıldıktan sonra etkili bir ilaçla ahır ve yemlikler dezenfekte edilir. İlaçlanan ahırlar en az 10-15 gün boş bırakılır ve ilk ilaçlamadan sonra ikinci kez tam bir ilaçlama daha yapılır.
                      BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI) ile ilgili görsel sonucu

HASTALIĞIN TEŞHİSİ NASIL YAPILMALI?
Hastalığın teşhisi atık yavru ve yavru zarı mümkün olduğu hallerde taze ve bütün olarak laboratuvara gönderilmesi veya hayvanlardan alınan kanların muayenesi ile yapılır. Hastalığın ilaçla tedavisi ekonomik yönden pratik değildir. Bunun için hastalığın kontrol altına alınabilmesi için hijyenik tedbirlerin yanında, şu hususlara özen gösterilmelidir.
Hayvan yetiştiricileri hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olmalı; sürüye dışardan kontrolsüz, muayenesiz ve hastalıklı hiçbir hayvan sokulmamalıdır. Hayvanlar belli aralıklarla kan muayenelerine tabi tutulmalıdır. Hasta boğa ve mikroplu spermaların kesinlikle kullanılmaması gereklidir. Ahırların ve buralarda bulunan her türlü malzemenin belli zamanlarda ilaçlanması şarttır. Dişi buzağılar ilk olarak 3-8 aylık iken daha sonra senede bir defa Brusella aşısı ile aşılanmalıdırlar. Aşılanma ile hayvanlar hastalığa karşı daha dayanıklı olur.
Brusellozis hastalığı, hastalıklı hayvanların çiğ sütlerini içen veya bu mikroplu sütlerden yapılan taze peynir, krema ve tereyağ gibi gıdaların yenilmesi ile insanlara geçer. İnsanlarda dalgalı ateş, terleme, halsizlik, uykusuzluk, iştahsızlık, baş ve eklem ağrıları görülür.
                           BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI) ile ilgili görsel sonucu

HASTALIKTAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?
Hastalıktan korunmak için süt ürünleri hazırlanmadan önce, sütler iyice kaynatılarak mikroplar öldürülür. Kaynatılmış sütlerden yapılan süt ürünleri hastalık kaynağı oluşturmaz.
İnsan Brusellozisinde en etkili korunma çaresi, hayvanlarda hastalığın mücadelesi ile mümkündür. Hastalığa yakalanan kişiler hemen bir hekime baş vurmalıdır.

20 Şubat 2020 Perşembe

Borna hastalığı (Koyun ve sığırlarda)



               
BORNA HASTALIĞI (MENİNGOENCEPHALOMYELİTİS İNFECTİOSA)
  Daha çok koyun  ve atlarda,nadiren sığırlarda görülür.Almanya gibi ülkelerde görülür.
     

            Etiyoloji
   Etken salya,dışkı ve süt ile bulaşır.viral bir hastalıktır.Doğal bulaşma yolları nazal veya  aerogen yolla bulaşabilr.Burun uçlarındaki sinirlerle merkezi sinir sistemine ulaşır oraya etki eder.Etken kanda bulunmaz. Bu yüzden sineklerle bulaşma olmaz.
   

           Semptomlar
  Kuluçka süresi 1-3 aydır.Diş gıcırdatma ve libidoda artış görülür.4 aylıktan küçük kuzularda pek görülmez. Hayvan yemleri ağızda biriktirir ve çiğneme ve yutkunma yoktur.farenk felcine bağlı olarak gangrenli pnömoni olur.Karanlık yerlerden korkarlar. Prognoz oldukça kötüdür paralizler ve tremorlar sıklıkla görülür. Morbidite bilinmemekle birlikte mortalite %75-95 arasında değişmektedir.
      

          Otopsi
  Makroskobik olarak pek belirti göstermez. Sadece beyinde hiperemik bir tablo vardır. Ganglion hücrelerinde parçalanma görülür. Ganglion hücreleri çekirdeklerinde görülen asidifolik bir Joest-Degen cisimleri karakteristiktir.
   

         Tanı
   Histolojik muayenelerde Joest-Degen cisimleri görülmesi. Beyinde florasan yöntemiyle antikor muayenesi. Florasan serolojik yöntemiyle antijen aranması. Hayvan deneyleri .


       Ayırıcı Tanı
Aujeski,CNN,listeria,asidoz,c.cerebralis,bakır eksikliği,enterotoksemi


       Sağaltım
Sağaltım mümkün değil.


       Korunma
Meraya çıkış sezonunda aşı uygulaması hasta hayvanların yemlik ve sulukların ayrı konulması.



        BORNA HASTALIĞI KOYUNLARDA ile ilgili görsel sonucu
      Sığırda göz kapağında bozulma

                                                                              

NOT: Ülkemizde sıklıkla görülmediği için pek görsel bulunmamaktadır.

BUZAĞI SEPTİSEMİSİ

BUZAĞI SEPTİSEMİSİ

Buzağı septisemisi, septisemi, toksemi ,ishal ve ani ölümlerle seyreden bulaşıcı bir hastalıktır. Bütün dünyada  oldukça yaygın olup önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Hastalık buzağılarda, kuzularda ve taylarda görülerek benzer etkilere sebep olan bir hastalıktır.




Hastalığın Nedeni
Buzağı septisemisi'ne E.Coli bakterisi neden olmaktadır. Bazı Salmonella türleri, rotaviruslar, koronaviruslar ve kriptosporidiolar gibi etkenler de karışarak hastalığa sebep olabilmektedirler. Hastalık için hazırlayıcı sebep olarak; beslenme bozuklukları, ani iklim değişiklikleri, doğum öncesi annelerin başka bölgelere nakli ve hastalık yapma gücü yüksek mikroorganizmaların çevreden alınması önemlidir.

                         buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Hastalığın Belirtileri
Buzağılarda hastalık, doğumdan sonraki ilk günlerde başlar. Hastalıkta ciddi kayıplar özellikle ilk haftada görülür. Buzağının genel sağlık durumuna, antikor alıp almamasına, bakım beslenme ve yapılan tedavi şekillerine, hastalığa sebep olan etkenin, hastalık yapma gücüne ve miktarına bağlı olarak hastalığın şiddeti değişir. Hastalık, septisemik veya enterotoksik özellikte görülür.
Akut olaylarda ve enterotoksik formda; buzağılar hiçbir klinik belirti göstermeden, doğumdan 2-6 saat sonra komaya girip ölebilirler. Hastalığın şiddetinin biraz daha az olması durumunda; hastalık, doğumdan sonraki 2-3 günde ortaya çıkarak, halsizlik, düşkünlük, nefes alıp vermede zorlanma, beden ısısının düşmesi ve ishal ile seyreder. Hastalığın ölümle sonuçlanmadığı durumlarda, eklemlerde şişlik ve topallık da gelişebilir.
Daha sıklıkla görülen subakut formda; hastalık, doğumdan sonraki ilk 3 haftada ortaya çıkar. Sulu, sarı renkte, pis kokulu ve bazen kanlı ishal görülür. Hasta buzağının beden ısısı artar. Hayvanların kuyruğu ve arkası, dışkı ve toprak ile bulaşmış şekildedir ve hızla su kaybederler. Dışkı çıkarırken zorlanır, kamburlaşırlar. İştahsızlık, halsizlik, bazen topallık ve dengesizlik görülür. Enfeksiyonu geçirip iyileşen hayvanlar, daha sonra dönemlerde de genellikle iyi gelişemedikleri için ekonomik kayba sebep olurlar.
Hastalığın kesin teşhisi, laboratuar muayeneleri sonucunda konulur.

buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Tedavisi
Hayvanların tedavisinde, erken müdahalenin önemi çok büyüktür. Zamanında yapılan müdahale ile hem tedavi daha başarılı olur, hem de yeni hastalık olaylarının önüne geçilmiş olur. Bu yüzden hasta hayvanlar, zaman geçirilmeden veteriner hekimlere bildirilip tedaviye başlanmalıdır.
Hasta hayvanlar, dışkısı ile çok sayıda bakteri çıkararak, çevreyi bulaştırırlar ve hastalığın yayılmasına sebep olurlar. Bulaşmaları önlemek için; hasta hayvanlar, sürüden ayrı bir yerde tutulmalıdır.
Buzağı septisemisinin tedavisi; mümkün olduğu kadar erken, uygun dozda ve yeterli sürede yapılması şartıyla, antibiyotiklerle mümkündür. E.Coli'lerde antibiyotiklere karşı direnç gelişebildiği için, uygun antibiyotiğin seçilmesi önemlidir. Bunun için antibiyogramın yapılmasında yarar vardır. İshal sebebiyle meydana gelen sıvı kaybını gidermek ve genel durumu düzeltmek için, ayrıca gerekil ilaç takviyeler yapılmalıdır.
buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Hastalıktan korunma
Bütün hastalıklardan koruma ve kontrol için, barınakların genel sağlık kurallarına uygun olması sağlanmalıdır. Buzağıların çevreden hastalık yapıcı mikoorganizmaları almamaları için, doğum sürecince ve sonrasında temizlik kurallarına uyulması gereklidir. Göbek kordonuna, doğumdan hemen sonra, antiseptikli solüsyon (tentürdiyot) sürülmesi ve temiz tutulması sağlanmalıdır. Buzağının kaldığı yerin ve altlığın temiz ve çevrenin uygun bir ortam olmasına dikkat edilmelidir. Hayvan barınağındaki tüm alet ve ekipmanlar dezenfekte edilmelidir.

buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Kolostrumun (ağız sütünün) Önemi
Kolostrum (ağız sütü) içinde bulundurduğu besin değeri yüksek maddeler ile doğumdan sonra yavrunun beslenmesi ve sağlığı çok gereklidir. Yavrular, çevrede bulunan mikroplara karşı annede oluşan ve hastalıklardan koruma gücüne sahip olan antikorları, kolosturm ile birlikte alırlar. Bu yüzden doğumdan hemen sonra, yavruların mümkün olduğunca çabuk ve yeterli miktarda ağız sütünü emmeleri sağlanmalıdır. Suni emzirmenin olduğu çiftliklerde de, mümkünce tüm annelerden alınan kolostrum karıştırılarak buzağılara içirilmelidir. Gebe inekler, çevrede bulunan mikroorganizmalara karşı koruyucu antikorların üretilebilmesi için, mümkün olduğunca buzağının ilk günlerini geçireceği bölgede tutulmalıdır. Gebeliklerinin son aylarında başka bölgelere taşınmamalıdırlar.
Doğumdan hemen sonra, yavruların annelerini emmeleri sağlandığında, hastalıklara karşı koruma gücüne sahip olan antikorlar, anneden yavruya geçer ve yavruyu, yaşamlarının en riskli dönemi olan ilk haftalarda diğer hastalıklara olduğu gibi buzağı septisemisine karşı da korurlar. Böylece buzağılar, hastalığa karşı daha dayanıklı hale gelirler. Kolostrum buzağıya verilmezse, antikorlardan fayda sağlanamaz.