Smart reklam

buzağı hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
buzağı hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2020 Pazar

BUZAĞI İSHALLERİ



                                      BUZAĞI İSHALLERİ

  Buzağı ishalleri sığır yetiştiriciliği için ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Hastalık viral, bakteriyel, paraziter kaynaklı olabilir. Bu dönemde yavrunun iyi beslenmesi bu bozuklukları önler ve ortadan kaldırır. Bunun için kolostrum buzağının hijyenik koşulları ve iklim koşulları göz önüne alınmalıdır. Kolostrum ilk 6 saat içerisinde yeteri kadar alınmalıdır ve yavaş bir şekilde alınmalıdır. Alınan kolostrum bağırsak florasını düzenler.



    Etiyoloji-Epidermiyoloji

  Buzağı ishalleri doğumdan sonraki ilk 1 ve 2 ay sıkça görülür. Hastalığın oluşmasında rol oynayan etkenler E.coli, salmonella, Rotavirus, coronavirüs, enterotoksijenik, kriptosporidiozis ve koksidiyoz'dur. Koksidiyoz 1 aylıktan büyük buzağılarda ciddi problemler oluşturur.

     Rotavirüs: Bu tür enfeksiyonlar genellikle 2 günlük ve iki buçuk haftalık buzağılarda görülür. Virüsün en çok etki ettiği yer ince bağırsakta en son kısmındaki epitel dokulardır. Bu yüzden adsorbsiyon aksar, dışkı mukoid ve sarı bir renk alır. Tanısı için ELİSA ve floresan antikor testi yapılır.


     Coronavirüs: Buzağılarda enterik Corona virüs enfeksiyonları 1-2 hafta haftalık buzağılarda sıkça görülmektedir. Diğer ishallerden ayrımı oldukça güçtür. Genellikle ince bağırsağın yerleşirler daha sonra kolona geçer. Tanısı ELİSA ve immuno elektron mikroskopi teknikleri ile yapılmaktadır. 3 haftalıktan büyük buzağılar hastalığa karşı dirençlidirler.

 
      E coli: 6 günlükten küçük buzağılarda görülür. 15 günlükten büyük buzağılar bu enfeksiyonlara karşı dirençlidirler. Enfeksiyon ince bağırsakların mukozal yüzeylerini yapışarak koloni oluşturur. Oluşan bu koloniler enterotoksin meydana getirip, sekresyon artışı ve diyareye yol açar. Portür olan buzağılar enfeksiyonu dışkı yoluyla çevreyi bulaştırırlar. Hastalık bakteriyel kaynaklıdır.


     Salmonella: 1-7 haftalık buzağılarda S.typhimurium önemli problem oluşturup ekonomik kayıplara neden olur. S.typhimurium bağırsak mukozasında bozukluklara sebep olur ayrıca enterotoksin üreterek ishale sebep olur. Hastalığın klinik tanısında sulu, fibrinli ve fena kokulu bir ishal ile karakterizedir. Hasta buzağılarda yüksek ateş halsizlik ve depresyon vardır. Hastalıkta ölüm sebebi septisemi'dir.


    Criptosporodia: Criptosporodiozisin enterik formu tehlikelidir. Etken C.parvum'un enfestasyonu sonucu oluşur. Enfestasyon doğumdan sonraki ilk 3 hafta içerisinde görülür. Etken kolonlara yerleşip orada çoğalır. Criptosporodia daha çok mukozal yüzeyde gelişir. intestinal hücrelerin yüzeyine yapışıp malabsobsiyon meydana getirir. Çoğu hastada hafif ateş seyreder ve iştah normaldir. Tanıda dışkı; sulu, non-hemorajik ve sarı-yeşil renktedir. Etken dışkıda görülebilir fakat görülmediği durumlarda bağırsağın ileum, colon ve diğer noktalarında lokalize lezyonlar görülür.


    Coccidia: Buzağılarda intestinal koksidiyoz eimeria türleri tarafından meydana getirilir. Hastalık ileum, sekum ve kalın bağırsağın birçok yerini etkiler. Sporlanmış ookistler enfekte durumdadır. Isı sporlanmayı etkiler özellikle E.zurni'yi . Hasta buzağıların dışkıları koyu renkli ve hemorajiktir. Ayrıca hayvanlarda sık sık tenesmus (ıkınma) vardır. Birçok enfeksiyonda klinik belirtiler görünmeyebilir. Hayvanlarda iştah ve kilo kaybı görülür. Koksidiyoz en çok 3-6 haftalıktan büyük buzağılarda görülür. Koksidiyoz buzağının immun fonksiyonlarını azaltarak hayvanlarda respiratorik hastalıkların artışına yol açar.

   NOT: Yersinia, C.jejuni, Cl.perfringens tip-B , BVD, gibi hastalıklarda ciddi ishallere sebep olur.




Buzağı İshallerinde Spesifik Tedavi Yöntemleri

Buzağı ishallerinde tedavinin amaçları:

 1. Dehidrasyonun düzeltilmesi, sıvı açığının kapatılması
2. Elektrolit ve asit-baz dengesizliklerinin düzeltilmesi (Oral elektrolit çözeltileri),
3. Emme refleksinin düzeltilmesi, beslenme desteğii sağlanması ve enerji açığının kapatılması (Anne sütü, buzağı canlı ağırlığının % 12-15 i miktarında),
4. Zarar gören bağırsak epitelinin onarılması,
5. Proksimal ince bağırsakta E. coli konsantrasyonunun azaltılması,
6. E. coli bakteriyemisinin elimine edilmesi (Beden ısısı artışı durumlarında antibiyotik uygulanır),
7. Vitamin E, selenyum ve demir preparatları uygulanmasıdır.

İshalli dehidre buzağılara; izotonik veya hipertonik oral elektrolit solüsyonları verilmesi, süt veya sütün yerini tutabilecek iyi kaliteli gıdalar içirilmesi, intravenöz izotonik veya hipertonik elektrolitik
sıvılar ve kristalloid solüsyonlar ve yalnızca yüksek ateşli ve septisemili olgulara oral veya parenteral antibiyotikler uygulaması ile başarılı bir sağaltım yapılabilir.
 Bunlara ek olarak tedavide bir başka hedef de, özellikle kış aylarında, soğuk bölgelerde ishale eşlik edebilecek hipotermiye yönelik olmalıdır.

Genel olarak, % 8’ den daha fazla dehidrasyonu (göz küresindeki çökme > 4mm) bulunan tüm buzağılar ve % 6’ dan daha fazla dehidrasyonu (göz küresindeki çökme >3 mm) bulunan ve az emen
hayvanlar, intravenöz sıvıya gereksinim duyarlar.
Hafif asidozlu ve az derecede dehidrasyonu bulunan ishalli buzağılarda emme refleksi az veya iyiyse tedaviye oral sıvı uygulamaları ile başlanır; emme refleksi tamamen kaybolmuşsa intravenöz sıvı uy-gulaması yapılmalıdır .

İshalli buzağılarda ölüm nedenleri:
Septisemi
• Asidemi
• Hiperkalemi nedeniyle kalp ritim bozukluğu
• Uzun süreli malnutrisyon, hipoglisemi ve hipotermi
• Glomerular filtrasyonda azalma ve üremidir.
İshalli buzağılarda ölüm olayları ilginç bir şekilde, doğrudan dehidrasyon nedeniyle değil; dehidrasyonun sebep olduğu, asidemi, üremi ve hiperkalemi sonucu meydana gelmektedir. Bu nedenle
tedavi uygulamalarında ve hastalığın prognozunun tayininde bu parametrelere ait bulguların öncelikle değerlendirilmesi, tedavide başarı oranını önemli düzeyde etkilemektedir. Tedavi başarısı hastalığın çok geç tanınması ve veteriner hekimlerin çok geç
çağrılması nedeniyle olumsuz etkilenmektedir.



         Korunma


 -Buzağı kayıplarının azaltılması için doğum yapacak süt ineklerine yönelik su kuralların dikkate alınması yararlı görülmektedir:

-İşletmede doğum yapacak hayvanlar ne çok yağlı ne de zayıf olmalı, ırkına uygun tohumlanmalıdır.
-İlk doğumunu yapacak hayvanlar 7. Ayda doğum yapacakları yerde olmalıdır. (Ahıra spesifik antikor teşkili için).
-Doğumdan 6-8 hafta önce inekler kuruya çekilmeli, bu süreçte ihtiyacı karşılanacak ölçüde beslenmeli, mineral madde, vitamin ve iz element almalı, özellikle vitamin E ve selenyum ineklere verilmelidir.
-Doğum öncesi anneler kuru dönemde Rota, Corona ve E. coli aşıları ile aşılanmalıdır (ilk doğumunu yapacak anneler 1 veya iki kez). Annelerin doğum öncesi 12.ve 3. haftalar arasında bir kez aşılanmalarının da yeterli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca yeni doğan buzağıların, E. coli saptanan işletmelerde ishallerin azaltılması için ahıra spesifik aşılarla oral yolla aşılanmaları yararlı görülmektedir. Aşılanmış annelerin ilk günki ağız sütleri buzdolabında muhafaza edilerek buzağılara günde 0,5-1 litre 10-14 gün süre ile içirilmelidir.
- Hayvanların ahırda doğum yapması uygun değildir, doğum için ayrılmış, bol taze altlık içeren bokslarda doğum gerçekleştirilmelidir.
- Hastalık problemi olan işletmelerde inekler doğumdan hemen sonra meraya gönderilmeli, buzağı hemen kurulanmalıdır. Yavru suları aspire edilmesi durumunda hırıltılı solunum ve öksürük söz konusudur, bu hayvanlarda arka bacaklar kaldırılarak silkelenmeli, burundaki mukus uzaklaştırılmalıdır. Buzağılarda göbek enfeksiyonlarının göbeğe çok manipulasyondan kaynaklandığı göz önüne alınarak, çok gerekli durumlarda göbek kordonuna tendürdiyot dökülmeli, bunun dışında göbeğe fazla dokunulmamalıdır.

   

29 Şubat 2020 Cumartesi

GANGRENLİ PNÖMONİ-ASPİRASYON PNÖMONİSİ



     GANGRENLİ PNÖMONİ-ASPİRASYON PNÖMONİSİ

  Akciğer dokusunun kokuşma bakterileri etkisiyle nekroze olmasıdır. Genellikle istenmeyen maddelerin akciğere kaçması ve doğumda yavrunun suları tutmasıyla ortaya çıkar.


           Etiyoloji

   Hayvanlara ilaç verilirken dilin tutulması, hayvanın hareket etmesi bağırması, sondalama sırasında sondanın trahea'ya girmesi veya hayvana ağızdan ilaç verirken fazla zorlanması özefagusun tıkanması durumunda hayvanın aldığı yemin ve içtiği suyun mideye gitmeden akciğere gitmesi. Sulu ve yakıcı olmayan ilaçlar gangrenden çok akciğer hiperemisine yol açar. Fakat hayvanlara ilaç verirken ağızda birikmiş gıda parçası varsa,bunlar ilaçları akciğere götürüp sürünmesine yol açar ve gangren oluşur.


          Semptomlar

    Semptomlarda en önemli şey iyi bir anemnazın alınmasıdır. Ağızdan zorla ilaç verildiyse verildikten sonra hayvanın şiddetli bir şekilde öksürüp öksürmediği, solunum güçlüğü gösterip göstermediği sorulur. Bunları takiben aniden şiddetli ve nöbet şeklinde öksürük, öksürük sonunda hızlanma ve durgunluk gibi belirtiler dikkati çeker. Akciğerde oskültasyonda yaş hırıltılar duyulur daha sonra hırıltılar kuru özellik alır 2 gün içerisinde beden ısısı yükselmeye başlar.  Damarlarda dolgunluk dikkati çeker. Perküsyonda akciğerlerin orovental bölgelerinden başlamak üzere kaududorsale doğru genişleyen bir matlık saplanır. Daha sonra hayvan öksürdükten veya şiddetli solunum yaptıktan sonra çıkan solunum havası fena kokuludur. Burundan kötü kokulu kahverengi grimsi renkli ve koyu kıvamda akıntı gelir. Akciğerde kavernler ( boşluk) oluşmuştur. Perküsyonda çatlak testi sesi alınır.

         
Buzağıda aspirayon pnömonisinden dolayı durgunluk- Sığırda ise gangrenleşmeye başlayan burun ucu 


         Tanı

   Hastalığın ortaya çıkmasında en büyük etken ilaçların yanlış yutturulmasıdır. Tanıda en önemli faktör anemnaz olup, solunum havasının ve burundan gelen akıntı kokusu, kıvamı renginin değişik özellikte olması yeterlidir. Burun akıntısı %10'luk KOH veya NaOH solüsyonları içerisinde kaynatılıp distile suyla sulandırılır santrifüje  edildikten sonra mikroskop altında muayenesi yapılırsa plastik akciğer iplikçilerinin görülmesi tanıyı kolaylaşır.



          Otopsi 

     Otopside akciğerlerin orovental loblarında esmer, koyu siyah renkte, kesit yüzünde sulu, yağlı, irinli bir kitle göze çarpar. Kavern oluşumları dikkati çeker.

       
Gangrenleşmesi tamamlanmış akciğerin, karaciğer kıvamı ve rengi alması




Kabuklanma ve gangrenleşmeye başlayan akciğer (Kuzu) 


         Sağaltım

    Öncelikle hasta hayvanların havadar, hijyenik ve havanın iyi olduğu yerde istirahate alınır. Daha sonra geniş spektrumlu antibiyotik ve sülfonamidler verilir. Öte yandan trahea içine antibiyotik solüsyonlar enjekte edilebilir (penisin gibi). Bazı durumlarda ayrıca kardiyotonik uygulanabilir. Fakat hastalarının sağaltım şansı oldukça düşüktür. A ve C vitamini destekleyici olarak kullanılabilir.

23 Şubat 2020 Pazar

ZAYIF BUZAĞI SENDROMU

ZAYIF BUZAĞI SENDROMU

Anne gebe iken beslenme yetersizlikleri ve Selenyum ile Vit E eksikliklerine bağlıdır. Placental yetersizlik, kongenital hipotroidizm, mekonyum aspirasyon sendorumu, fötal hipoksi ve güç doğumlara bağlı da şekillenebilir.
Klinik Bulgular

Zayıf doğumlar, solunum yetmezlikleri, emme refleksinin zayıf olması, depresyon, isteksizlik, güçsüz ve kambur şekil alma gözlenir. Tüyler karaşıktır, hareketsiz ve yatma pozisyonu vardır. İshal, eklemlerde ağrı ve ödem, topallık şekillenir. Yeterince kolostrum alamazlar.

Tedavi
  Gerekli önlemler alınmalıdır. Vit E ve Selenyum takviyesi yapılır. Kolostrum verilmelidir, içemeyen hayvanlara sonda ile verilebilir. Korumada; bakım ve beslenme şartlarına dikkat edilmelidir.

22 Şubat 2020 Cumartesi

Yüksek Dağ Hastalığı( Sığır ve koyunlarda)

   YÜKSEK DAĞ HASTALIĞI 

   Yüksekliği fazla olan bölgelerde meraya çıkarılan hayvanlarda görülen bir hastalıktır. Eritrosit ve hemoglobin sayısında artış gözlenir. Buna bağlı olarak kalp yetmezliği ve genişlemesi görülür.

 
         Etiyoloji
  Hastalık rakımı oldukça yüksek olan bölgelerde görülür. Bunun en büyük sebebi ise oksijen yetmezliğidir. Hayvan uyum sağlamak için oksijene ihtiyaç duyar. Anemi,akciğer yetmezliği veya hipoproteinemi ve kalp yetmezliği gibi durumlarda hayvanlarda bilirubin miktarı ve üre miktarı artar. Buna bağlı olarak ensefalopati oluşur.


      Semptomlar
  Hareket etme isteği neredeyse ortadan kalkar,hayvan kısa sürede zayıflar,ön ayakları vücuttan ayrı tutar. Boğaz ve çevresi karın altı buralarda ödem oluşur. Vena jugulariste dolgunlaşma ve pozitif ben nabzı ortaya çıkar. Solunum sayısında artış ve dispne tablosu ortaya çıkar. Akciğerde amfizem vardır ve yaş raller görülür. Taşikardi ve amfizem oskultasyonda şiddetlidir.


        Tanı
  Hayvanların yüksek yerlere çıkarıldıktan sonra kalp yetmezliği, perikarditis travmatika endokarditisle karışır. Farkı ise kalp muayenelerinde anlaşılır.


       Sağaltım
   Hayvanlar hemen aşağı indirilmelidir. Sekonder enfeksiyon olasılığına karşı antibiyotik kullanılır. Rakımı düşük olan yerlerde otlatılması çabuk iyileşme vardır.


         
 
Çene altı ödem 







21 Şubat 2020 Cuma

BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI)

BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI)

Hayvancılık ,ülkemizin geçim ve beslenme kaynağıdır. Sığırlarda her yıl yavru atımı sebebiyle milyarlarca lira ekonomik kayıp meydana gelmektedir. Bu hastalık nedeniyle hem ülkemiz, hem de yetiştiricilerimiz büyük zarar görmektedir. Bu hastalıkların başında Brusellozis hastalığı gelmektedir. Brusellozis (Brusella Abortus Bang) veya bulaşıcı yavru atma hastalığı adıyla bilinir.


Hastalık mikropla bulaşır  atık yavru, yavru zarı ve sıvıların hayvan yemlerine, mera otlak ve içme sularına karışması ve bunların hayvanlar tarafından alınmasıyla bulaşır. Ayrıca, hastalığa yakalanmış hayvanlar, süt, üreme organından gelen akıntı, idrar ve dışkı ile çevreye bol miktarda mikrop saçarak hastalığın yayılmasına sebep olurlar. Aynı zamanda satın alınan hastalıklı bir ineğin sağlıklı bir sürüye girmesiyle hastalık  yayılır.

Hastalık, yavru atılıncaya kadar gebe ineklerde her hangi bir klinik bulguya rastlanmaz. Ancak atıktan sonra yavru zarının içerde kalması ve vajen akıntısı dikkati çekebilir. Hayvanlarda en belirgin bulgu, yavru atmalarıdır. Hastalığa yeni yakalanmış hayvanların hemen hemen yarısına yakını yavru  atar. Bu oran bazı sürülerde daha da çok olabilir. Atıklar gebeliğin 6-7-8. aylarında meydana gelir.
BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI) ile ilgili görsel sonucu
Hastalığın yayılmasını önlemek için neler yapılmalıdır?
 Yavru atan ana hayvanlar esas sürüden, bulunduğu ahırdan ayrılarak uzak bir yerde 3-4 hafta sağlam hayvanlardan ayrı tutulmalıdır. Atık yapmış hayvanlar üreme organı  akıntısı, idrar, dışkı, atık yavru, yavru zarı ve sıvıları ile bulaşık yerler, ahır zeminleri topraksa 10-15 cm kazıttırılarak; şayet betonsa, tüm gübre  ve yataklıklar toplanarak, ahırdan uzak bir yerde iyice yakılır. Ahırda tüm temizlikler yapıldıktan sonra etkili bir ilaçla ahır ve yemlikler dezenfekte edilir. İlaçlanan ahırlar en az 10-15 gün boş bırakılır ve ilk ilaçlamadan sonra ikinci kez tam bir ilaçlama daha yapılır.
                      BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI) ile ilgili görsel sonucu

HASTALIĞIN TEŞHİSİ NASIL YAPILMALI?
Hastalığın teşhisi atık yavru ve yavru zarı mümkün olduğu hallerde taze ve bütün olarak laboratuvara gönderilmesi veya hayvanlardan alınan kanların muayenesi ile yapılır. Hastalığın ilaçla tedavisi ekonomik yönden pratik değildir. Bunun için hastalığın kontrol altına alınabilmesi için hijyenik tedbirlerin yanında, şu hususlara özen gösterilmelidir.
Hayvan yetiştiricileri hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olmalı; sürüye dışardan kontrolsüz, muayenesiz ve hastalıklı hiçbir hayvan sokulmamalıdır. Hayvanlar belli aralıklarla kan muayenelerine tabi tutulmalıdır. Hasta boğa ve mikroplu spermaların kesinlikle kullanılmaması gereklidir. Ahırların ve buralarda bulunan her türlü malzemenin belli zamanlarda ilaçlanması şarttır. Dişi buzağılar ilk olarak 3-8 aylık iken daha sonra senede bir defa Brusella aşısı ile aşılanmalıdırlar. Aşılanma ile hayvanlar hastalığa karşı daha dayanıklı olur.
Brusellozis hastalığı, hastalıklı hayvanların çiğ sütlerini içen veya bu mikroplu sütlerden yapılan taze peynir, krema ve tereyağ gibi gıdaların yenilmesi ile insanlara geçer. İnsanlarda dalgalı ateş, terleme, halsizlik, uykusuzluk, iştahsızlık, baş ve eklem ağrıları görülür.
                           BRUSELLOZİS (BULAŞICI YAVRU ATMA HASTALIĞI) ile ilgili görsel sonucu

HASTALIKTAN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?
Hastalıktan korunmak için süt ürünleri hazırlanmadan önce, sütler iyice kaynatılarak mikroplar öldürülür. Kaynatılmış sütlerden yapılan süt ürünleri hastalık kaynağı oluşturmaz.
İnsan Brusellozisinde en etkili korunma çaresi, hayvanlarda hastalığın mücadelesi ile mümkündür. Hastalığa yakalanan kişiler hemen bir hekime baş vurmalıdır.

20 Şubat 2020 Perşembe

BUZAĞI SEPTİSEMİSİ

BUZAĞI SEPTİSEMİSİ

Buzağı septisemisi, septisemi, toksemi ,ishal ve ani ölümlerle seyreden bulaşıcı bir hastalıktır. Bütün dünyada  oldukça yaygın olup önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Hastalık buzağılarda, kuzularda ve taylarda görülerek benzer etkilere sebep olan bir hastalıktır.




Hastalığın Nedeni
Buzağı septisemisi'ne E.Coli bakterisi neden olmaktadır. Bazı Salmonella türleri, rotaviruslar, koronaviruslar ve kriptosporidiolar gibi etkenler de karışarak hastalığa sebep olabilmektedirler. Hastalık için hazırlayıcı sebep olarak; beslenme bozuklukları, ani iklim değişiklikleri, doğum öncesi annelerin başka bölgelere nakli ve hastalık yapma gücü yüksek mikroorganizmaların çevreden alınması önemlidir.

                         buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Hastalığın Belirtileri
Buzağılarda hastalık, doğumdan sonraki ilk günlerde başlar. Hastalıkta ciddi kayıplar özellikle ilk haftada görülür. Buzağının genel sağlık durumuna, antikor alıp almamasına, bakım beslenme ve yapılan tedavi şekillerine, hastalığa sebep olan etkenin, hastalık yapma gücüne ve miktarına bağlı olarak hastalığın şiddeti değişir. Hastalık, septisemik veya enterotoksik özellikte görülür.
Akut olaylarda ve enterotoksik formda; buzağılar hiçbir klinik belirti göstermeden, doğumdan 2-6 saat sonra komaya girip ölebilirler. Hastalığın şiddetinin biraz daha az olması durumunda; hastalık, doğumdan sonraki 2-3 günde ortaya çıkarak, halsizlik, düşkünlük, nefes alıp vermede zorlanma, beden ısısının düşmesi ve ishal ile seyreder. Hastalığın ölümle sonuçlanmadığı durumlarda, eklemlerde şişlik ve topallık da gelişebilir.
Daha sıklıkla görülen subakut formda; hastalık, doğumdan sonraki ilk 3 haftada ortaya çıkar. Sulu, sarı renkte, pis kokulu ve bazen kanlı ishal görülür. Hasta buzağının beden ısısı artar. Hayvanların kuyruğu ve arkası, dışkı ve toprak ile bulaşmış şekildedir ve hızla su kaybederler. Dışkı çıkarırken zorlanır, kamburlaşırlar. İştahsızlık, halsizlik, bazen topallık ve dengesizlik görülür. Enfeksiyonu geçirip iyileşen hayvanlar, daha sonra dönemlerde de genellikle iyi gelişemedikleri için ekonomik kayba sebep olurlar.
Hastalığın kesin teşhisi, laboratuar muayeneleri sonucunda konulur.

buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Tedavisi
Hayvanların tedavisinde, erken müdahalenin önemi çok büyüktür. Zamanında yapılan müdahale ile hem tedavi daha başarılı olur, hem de yeni hastalık olaylarının önüne geçilmiş olur. Bu yüzden hasta hayvanlar, zaman geçirilmeden veteriner hekimlere bildirilip tedaviye başlanmalıdır.
Hasta hayvanlar, dışkısı ile çok sayıda bakteri çıkararak, çevreyi bulaştırırlar ve hastalığın yayılmasına sebep olurlar. Bulaşmaları önlemek için; hasta hayvanlar, sürüden ayrı bir yerde tutulmalıdır.
Buzağı septisemisinin tedavisi; mümkün olduğu kadar erken, uygun dozda ve yeterli sürede yapılması şartıyla, antibiyotiklerle mümkündür. E.Coli'lerde antibiyotiklere karşı direnç gelişebildiği için, uygun antibiyotiğin seçilmesi önemlidir. Bunun için antibiyogramın yapılmasında yarar vardır. İshal sebebiyle meydana gelen sıvı kaybını gidermek ve genel durumu düzeltmek için, ayrıca gerekil ilaç takviyeler yapılmalıdır.
buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Hastalıktan korunma
Bütün hastalıklardan koruma ve kontrol için, barınakların genel sağlık kurallarına uygun olması sağlanmalıdır. Buzağıların çevreden hastalık yapıcı mikoorganizmaları almamaları için, doğum sürecince ve sonrasında temizlik kurallarına uyulması gereklidir. Göbek kordonuna, doğumdan hemen sonra, antiseptikli solüsyon (tentürdiyot) sürülmesi ve temiz tutulması sağlanmalıdır. Buzağının kaldığı yerin ve altlığın temiz ve çevrenin uygun bir ortam olmasına dikkat edilmelidir. Hayvan barınağındaki tüm alet ve ekipmanlar dezenfekte edilmelidir.

buzağı septisemisi ile ilgili görsel sonucu

Kolostrumun (ağız sütünün) Önemi
Kolostrum (ağız sütü) içinde bulundurduğu besin değeri yüksek maddeler ile doğumdan sonra yavrunun beslenmesi ve sağlığı çok gereklidir. Yavrular, çevrede bulunan mikroplara karşı annede oluşan ve hastalıklardan koruma gücüne sahip olan antikorları, kolosturm ile birlikte alırlar. Bu yüzden doğumdan hemen sonra, yavruların mümkün olduğunca çabuk ve yeterli miktarda ağız sütünü emmeleri sağlanmalıdır. Suni emzirmenin olduğu çiftliklerde de, mümkünce tüm annelerden alınan kolostrum karıştırılarak buzağılara içirilmelidir. Gebe inekler, çevrede bulunan mikroorganizmalara karşı koruyucu antikorların üretilebilmesi için, mümkün olduğunca buzağının ilk günlerini geçireceği bölgede tutulmalıdır. Gebeliklerinin son aylarında başka bölgelere taşınmamalıdırlar.
Doğumdan hemen sonra, yavruların annelerini emmeleri sağlandığında, hastalıklara karşı koruma gücüne sahip olan antikorlar, anneden yavruya geçer ve yavruyu, yaşamlarının en riskli dönemi olan ilk haftalarda diğer hastalıklara olduğu gibi buzağı septisemisine karşı da korurlar. Böylece buzağılar, hastalığa karşı daha dayanıklı hale gelirler. Kolostrum buzağıya verilmezse, antikorlardan fayda sağlanamaz.