Smart reklam

Büyükbaş hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Büyükbaş hastalıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2020 Pazar

Halk sağlığı için tehditkâr hastalık TÜBERKÜLOZ- VEREM




         TÜBERKÜLOZ ( VEREM )

   İnsanlarda ve birçok evcil hayvanda görülen solunum sistemi başta olmak üzere birçok organ ve dokuda görülen tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır.

Karkasta tüberküloz yayılımı



        Etiyoloji

  • Mycobakterium Tuberkülozis: İnsan, geviş getiren (Ruminant) ve etçil (Carnivor) hayvanlarda,
  • Mycobakterium Bovis: İnsan, sığır, domuz, maymun, at, kedi, köpek, keçilerde,
  • Mycobakterium Avium: Kanatlılarda,
  • Mycobakterium Paratuberkülozis: Ruminantlarda hastalık oluşumuna neden olur. 
   Etkenleri olup,merada ve toprakta canlı kalabilirler. Sindirim ve solunum sistemini etkilediği için buradan da başka organlara yayılım gösterebilirler. İlk önce yerleştiği organın lenf yumrusuna yerleşir, eğer organ bu etkenlere karşı dirençli ise hastalık pek yayılım göstermez ve gizli bir şekilde orada kalır. Vücudun direnci düştüğü zaman tekrar ortaya çıkıp yayılım gösterebilir. Bu olaya 'Generalizasyon evresi' denir. 


Mikroskop altında mycobakterium tuberkülozis




         Bulaşma
    
      - Solunum yoluyla : Solunum alıp-verirken etkenlerin alınması.
      - Sindirim yoluyla : Etkenlerin gıda ile kontamine olduktan sonra alınması veya hastalıklı hayvandan yavruların süt emmesi.
      - Kongenital yolla : Gebe hayvanlarda plasenta yoluyla yavruya geçmesi. 
      - Genital yolla : Çiftleşme mevsiminde erkek hayvandan dişiye bulaşması.
      - Deri yoluyla : Bulaşması nadiren görülür. 

  Bulaşma veya üreme hemen görülmez vücutta belli bir miktar birikip üremesini çoğaltır sayıca artınca hastalık oluşur.


Deride nodüllerin oluşması

Deride nodüllerin şekillenmesi



        Semptomlar 

  Tüberküloz odakları belirgin lenf yumrularında şişkinlik, yüksek ateş durgunluk, bitkinlik, solunum sayısında artış, zarar görmüş organlarda fonksiyon bozukluğu görülür. Başlangıç döneminde inspiradyon derin şekildedir. Öksürük, solunum yolu mukozasının irrite olması, soğuk su içerken veya soğuk havada koşarken öksürüğün arttığı görülür. Hayvan öksürdükçe burundan sarı gri renkte bir akıntı gelir. Hastalık ilerlemiş ise solunum güçlüğü görülür. Oskültasyonda kuru hırıltılar, sert veziküler sesler, bazen boru sesi duyulur.
  İncili tüberkülozda göğüs kafesinin perküsyonunda ağrı vardır. Burun, larenks, farenks bölgelerine hastalık gelmiş ise akıntı ve solunum güçlü dikkati çeker. Ayrıca seste kısıklık meydana gelir. Göğüs boşluğu ve karında sıvı birikintisi var ise sürtünme sesi alınır.
  Bağırsak tüberkülozunda; Sancı, bazen ishal, bazen de konstipasyon görülür. Dışkıda mukoza ve irin parçaları görülür. Rektal muayenede sağ karın boşluğu büyümüştür.
  Karaciğer ve dalak gibi organlarda kaşeksi, anemi ve sarılık görülür.
Böbrek tüberkülozunda  idrar bulanıktır, albümin içerir. Kemik tüberkülozunda ise kazeifiye ve kalsifiye ortaya çıkar.

Lenf yumrularında şişkinlik



         Otopsi

  Göğüs boşluğunda eksuda birikmiştir. Diğer organlarda değişik büyüklükte nodüller görülmektedir. Lenf yumrularında hastalığa özgü lezyonlar göze çarpar. Etkenler plöraya yerleştiği için orada da yayılım gösterir.

Karkasta nodüllerin oluşması





Karaciğerde etkenlerin birikmesi 



         Tanı

   Klinik semptomlara göre tanısı oldukça zordur. Lenf düğümlerinde büyüme, aşırı zayıflama, solunum güçlüğü, öksürük gibi semptomların görülmesi sadece kuşku duyulur. Bu yüzden laboratuvar yöntemleri ve allerjik testler yapılarak kesin tanı konur.
  Allerjik testlerde deri içi tüberkülin uygulaması 0,1-0,2 ml kadar ilaç verilir. Şişme, ödem, ağrı, hassasiyet ve kalınlaşma görülür. Kalınlık 2,9' a kadar ise negatif, kalınlaşma 4 ve üstü ise pozitiftir.

Hayvanda tüberkülin testi


 
    
       Sağaltım

   Süt ineklerinde tazminatlı bir hastalıktır. Bu yüzden hayvan kesime gönderilir. Fakat ilaç uygulaması yapılır ve uygulama uzun sürdüğü için ayrıca pahalılı olduğu için pek tercih edilmez.
Streptomisin, INH, Rifampicin gibi ilaçlar tedavide kullanılabilir.



      Korunma

  Hijyenik önlemlerin alınması gerekir ve hasta olan hayvanlar sürüden ayırmalıdır. Tüberkülin testi yapılarak hasta hayvanlar sürüden ayırmalıdır. Etleri şartlı tüketime tabii tutulmalıdır.



BUZAĞI İSHALLERİ



                                      BUZAĞI İSHALLERİ

  Buzağı ishalleri sığır yetiştiriciliği için ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Hastalık viral, bakteriyel, paraziter kaynaklı olabilir. Bu dönemde yavrunun iyi beslenmesi bu bozuklukları önler ve ortadan kaldırır. Bunun için kolostrum buzağının hijyenik koşulları ve iklim koşulları göz önüne alınmalıdır. Kolostrum ilk 6 saat içerisinde yeteri kadar alınmalıdır ve yavaş bir şekilde alınmalıdır. Alınan kolostrum bağırsak florasını düzenler.



    Etiyoloji-Epidermiyoloji

  Buzağı ishalleri doğumdan sonraki ilk 1 ve 2 ay sıkça görülür. Hastalığın oluşmasında rol oynayan etkenler E.coli, salmonella, Rotavirus, coronavirüs, enterotoksijenik, kriptosporidiozis ve koksidiyoz'dur. Koksidiyoz 1 aylıktan büyük buzağılarda ciddi problemler oluşturur.

     Rotavirüs: Bu tür enfeksiyonlar genellikle 2 günlük ve iki buçuk haftalık buzağılarda görülür. Virüsün en çok etki ettiği yer ince bağırsakta en son kısmındaki epitel dokulardır. Bu yüzden adsorbsiyon aksar, dışkı mukoid ve sarı bir renk alır. Tanısı için ELİSA ve floresan antikor testi yapılır.


     Coronavirüs: Buzağılarda enterik Corona virüs enfeksiyonları 1-2 hafta haftalık buzağılarda sıkça görülmektedir. Diğer ishallerden ayrımı oldukça güçtür. Genellikle ince bağırsağın yerleşirler daha sonra kolona geçer. Tanısı ELİSA ve immuno elektron mikroskopi teknikleri ile yapılmaktadır. 3 haftalıktan büyük buzağılar hastalığa karşı dirençlidirler.

 
      E coli: 6 günlükten küçük buzağılarda görülür. 15 günlükten büyük buzağılar bu enfeksiyonlara karşı dirençlidirler. Enfeksiyon ince bağırsakların mukozal yüzeylerini yapışarak koloni oluşturur. Oluşan bu koloniler enterotoksin meydana getirip, sekresyon artışı ve diyareye yol açar. Portür olan buzağılar enfeksiyonu dışkı yoluyla çevreyi bulaştırırlar. Hastalık bakteriyel kaynaklıdır.


     Salmonella: 1-7 haftalık buzağılarda S.typhimurium önemli problem oluşturup ekonomik kayıplara neden olur. S.typhimurium bağırsak mukozasında bozukluklara sebep olur ayrıca enterotoksin üreterek ishale sebep olur. Hastalığın klinik tanısında sulu, fibrinli ve fena kokulu bir ishal ile karakterizedir. Hasta buzağılarda yüksek ateş halsizlik ve depresyon vardır. Hastalıkta ölüm sebebi septisemi'dir.


    Criptosporodia: Criptosporodiozisin enterik formu tehlikelidir. Etken C.parvum'un enfestasyonu sonucu oluşur. Enfestasyon doğumdan sonraki ilk 3 hafta içerisinde görülür. Etken kolonlara yerleşip orada çoğalır. Criptosporodia daha çok mukozal yüzeyde gelişir. intestinal hücrelerin yüzeyine yapışıp malabsobsiyon meydana getirir. Çoğu hastada hafif ateş seyreder ve iştah normaldir. Tanıda dışkı; sulu, non-hemorajik ve sarı-yeşil renktedir. Etken dışkıda görülebilir fakat görülmediği durumlarda bağırsağın ileum, colon ve diğer noktalarında lokalize lezyonlar görülür.


    Coccidia: Buzağılarda intestinal koksidiyoz eimeria türleri tarafından meydana getirilir. Hastalık ileum, sekum ve kalın bağırsağın birçok yerini etkiler. Sporlanmış ookistler enfekte durumdadır. Isı sporlanmayı etkiler özellikle E.zurni'yi . Hasta buzağıların dışkıları koyu renkli ve hemorajiktir. Ayrıca hayvanlarda sık sık tenesmus (ıkınma) vardır. Birçok enfeksiyonda klinik belirtiler görünmeyebilir. Hayvanlarda iştah ve kilo kaybı görülür. Koksidiyoz en çok 3-6 haftalıktan büyük buzağılarda görülür. Koksidiyoz buzağının immun fonksiyonlarını azaltarak hayvanlarda respiratorik hastalıkların artışına yol açar.

   NOT: Yersinia, C.jejuni, Cl.perfringens tip-B , BVD, gibi hastalıklarda ciddi ishallere sebep olur.




Buzağı İshallerinde Spesifik Tedavi Yöntemleri

Buzağı ishallerinde tedavinin amaçları:

 1. Dehidrasyonun düzeltilmesi, sıvı açığının kapatılması
2. Elektrolit ve asit-baz dengesizliklerinin düzeltilmesi (Oral elektrolit çözeltileri),
3. Emme refleksinin düzeltilmesi, beslenme desteğii sağlanması ve enerji açığının kapatılması (Anne sütü, buzağı canlı ağırlığının % 12-15 i miktarında),
4. Zarar gören bağırsak epitelinin onarılması,
5. Proksimal ince bağırsakta E. coli konsantrasyonunun azaltılması,
6. E. coli bakteriyemisinin elimine edilmesi (Beden ısısı artışı durumlarında antibiyotik uygulanır),
7. Vitamin E, selenyum ve demir preparatları uygulanmasıdır.

İshalli dehidre buzağılara; izotonik veya hipertonik oral elektrolit solüsyonları verilmesi, süt veya sütün yerini tutabilecek iyi kaliteli gıdalar içirilmesi, intravenöz izotonik veya hipertonik elektrolitik
sıvılar ve kristalloid solüsyonlar ve yalnızca yüksek ateşli ve septisemili olgulara oral veya parenteral antibiyotikler uygulaması ile başarılı bir sağaltım yapılabilir.
 Bunlara ek olarak tedavide bir başka hedef de, özellikle kış aylarında, soğuk bölgelerde ishale eşlik edebilecek hipotermiye yönelik olmalıdır.

Genel olarak, % 8’ den daha fazla dehidrasyonu (göz küresindeki çökme > 4mm) bulunan tüm buzağılar ve % 6’ dan daha fazla dehidrasyonu (göz küresindeki çökme >3 mm) bulunan ve az emen
hayvanlar, intravenöz sıvıya gereksinim duyarlar.
Hafif asidozlu ve az derecede dehidrasyonu bulunan ishalli buzağılarda emme refleksi az veya iyiyse tedaviye oral sıvı uygulamaları ile başlanır; emme refleksi tamamen kaybolmuşsa intravenöz sıvı uy-gulaması yapılmalıdır .

İshalli buzağılarda ölüm nedenleri:
Septisemi
• Asidemi
• Hiperkalemi nedeniyle kalp ritim bozukluğu
• Uzun süreli malnutrisyon, hipoglisemi ve hipotermi
• Glomerular filtrasyonda azalma ve üremidir.
İshalli buzağılarda ölüm olayları ilginç bir şekilde, doğrudan dehidrasyon nedeniyle değil; dehidrasyonun sebep olduğu, asidemi, üremi ve hiperkalemi sonucu meydana gelmektedir. Bu nedenle
tedavi uygulamalarında ve hastalığın prognozunun tayininde bu parametrelere ait bulguların öncelikle değerlendirilmesi, tedavide başarı oranını önemli düzeyde etkilemektedir. Tedavi başarısı hastalığın çok geç tanınması ve veteriner hekimlerin çok geç
çağrılması nedeniyle olumsuz etkilenmektedir.



         Korunma


 -Buzağı kayıplarının azaltılması için doğum yapacak süt ineklerine yönelik su kuralların dikkate alınması yararlı görülmektedir:

-İşletmede doğum yapacak hayvanlar ne çok yağlı ne de zayıf olmalı, ırkına uygun tohumlanmalıdır.
-İlk doğumunu yapacak hayvanlar 7. Ayda doğum yapacakları yerde olmalıdır. (Ahıra spesifik antikor teşkili için).
-Doğumdan 6-8 hafta önce inekler kuruya çekilmeli, bu süreçte ihtiyacı karşılanacak ölçüde beslenmeli, mineral madde, vitamin ve iz element almalı, özellikle vitamin E ve selenyum ineklere verilmelidir.
-Doğum öncesi anneler kuru dönemde Rota, Corona ve E. coli aşıları ile aşılanmalıdır (ilk doğumunu yapacak anneler 1 veya iki kez). Annelerin doğum öncesi 12.ve 3. haftalar arasında bir kez aşılanmalarının da yeterli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca yeni doğan buzağıların, E. coli saptanan işletmelerde ishallerin azaltılması için ahıra spesifik aşılarla oral yolla aşılanmaları yararlı görülmektedir. Aşılanmış annelerin ilk günki ağız sütleri buzdolabında muhafaza edilerek buzağılara günde 0,5-1 litre 10-14 gün süre ile içirilmelidir.
- Hayvanların ahırda doğum yapması uygun değildir, doğum için ayrılmış, bol taze altlık içeren bokslarda doğum gerçekleştirilmelidir.
- Hastalık problemi olan işletmelerde inekler doğumdan hemen sonra meraya gönderilmeli, buzağı hemen kurulanmalıdır. Yavru suları aspire edilmesi durumunda hırıltılı solunum ve öksürük söz konusudur, bu hayvanlarda arka bacaklar kaldırılarak silkelenmeli, burundaki mukus uzaklaştırılmalıdır. Buzağılarda göbek enfeksiyonlarının göbeğe çok manipulasyondan kaynaklandığı göz önüne alınarak, çok gerekli durumlarda göbek kordonuna tendürdiyot dökülmeli, bunun dışında göbeğe fazla dokunulmamalıdır.

   

21 Mart 2020 Cumartesi

Actinobacillosis(Odun dil, Holzzunge)

Etiyoloji: Actinobacillus lignieresii gram negatif, normal koşullarda sığırların ağız boşluğunda bulunan bir mikroorganizmadır. Farenks boşluğunda lokal enfeksiyonlara ve dilde yangıya (odun dil, Holzzunge) neden olur.Bu formlar dışında diğer yumuşak dokularda
enfeksiyöz granulomlara veya apselere sebep olur (Şekil 1). Dudak, diş etleri, larenkt, özefagus, rumen, abomasum, karaciğer, akciğer ve seröz zarlarda apse veya granulom dokularına yol açar. Yumuşak dokularda A.lignieresiiden ileri gelen yankı oluşabilmesi için doku bütünlüğünün bozulmasına neden olan epitel doku travmasının şekillenmesi şarttır. Batıci gida maddeleri, yabancı cisimler veya diş değiştirme dönemleri fırsatçı patojen olan A.lignieresii'nin yumuşak dokulara girmesine yol açar.
Neoplazma, polip veya granulom benzeri bu doku şişliklerine burun boşluğunda da rastlanmıştır. Granulomlar gül kırmızısı renkte, yumuşak ve hafif kanama eğilimindedir Granulomlar 2.5 santimetre büyüklükte olduğu gibi, çocuk başı büyüklüğüne de ula-
şabilirler. Bütün granulomlardan ensizyon yapılarak alınan örneklerden histopatolojik ve kültürel muayene yapılarak aktinobasillus aranır.
Tanı, ayırıcı tanı: A.lignieresii'den ileri gelen granulomlar neoplazma, paraziter granulom ve Actinomyces bovis veya Staphylococcus'lardan ileri gelen enfeksiyöz granulomlarla karışır.
Sağaltım: Cerrahi yoldan granulomlar uzaklaştırılarak lokal iyot sağaltımı yapılır.Diğer taraftan sodyum iodide A.lignieresii'ye etkilidir. Fakat etki mekanizması bilinmemektedir. 30 g/450 kg canlı ağırlık dozunda
intravenöz olarak 2-3 gün süre ile kullanılır. Organik iyot preparatlarını 30 g/450 kg dozunda oral yolla kullanmakta etkilidir. Sulfonamid, penicilline, streptomycin veya isoniazid A. lignieresii'ye karşı başarılı olarak kullanılır. Ağır olgularda oral sulfonamid ve iyot preparatları birleştirilir.

LUMPY SKİN DİSEASE(LSD)

LUMPY SKİN DİSEASE 
 
Etiyoloji
Sığırların ve yaban sığırlarının akut viral bir deri hastalığıdır. Etken Poxviridae ailesine ait Capripoxvirus genusundandır. Hastalık ateş, deride nodül oluşumları, ventral ödem ve generalize lenadenopati ile karakterizedir.
 Yalnızca sığırlar etkilenir. Özellikle Jersey gibi sütçü ırkları daha yatkındırlar. Her yaşta görülebilir. Virusun bulaşması öncelikle sinek ve sivrisinek ısırıkları ile olmakta. Epidemiler uzun süren yağmurlardan sonra görülür. Direk temas bulaşmada çok az etkilidir. Virus deri lezyonlarında, tükürük, burun akıntısı, süt, semende bulunur. Morbidite değişken (%5-85)dir. Subklinik enfeksiyonları yaygındır. Mortalite düşüktür ve yaklaşık %1-3 civarındadır, fakat bazen de %20-85’lere çıkabilir. Hastalığın ekonomik yönden önemi büyüktür. Et ve süt veriminde azalma, derinin yıkımlanması, dişilerde ateşe bağlı abortus ya da boğalarda geçici sterilite gibi reprodüktif sorunlar ekonomik kayıp oluşturur.  

Semptomlar
  Hastalığın inkubasyonu 2-5 haftadır. İlk belirti genellikle geçici ateştir, ateşin ikinci gününde de deride 1-5cm çapında nodüller şekillenir. Bu nodüller ağrılı ve ortaları çöküktür. Deri lezyonu yanında belirgin ağırlık kaybı,salivasyonda artış, göz ve burun akıntısı, ventral ödem ve generalize lenf adenopati dikkati çeker. Hafif seyreden enfeksiyonlarda beden ısısı yükselmez ve az sayıda nodül oluşur.  

Makroskobik Bulgular
Deri lezyonları burun, burun deliği, burun mukozası, baş, boyun, sırt, bacaklar, skrotum, testis, glans penis, perineum, meme, gözkapağı, ağız mukozası ve kuyrukta gözlenir Deri lezyonları; subkutise ara sıra da kaslara kadar uzanır. Nodüller sert, sınırlıdır, birbirleriyle birleşirler, kesit yüzleri krem-gri renktedir, daha sonra orta kısmı nekroza ve sekestrasyona uğrar. Sekestrum uzaklaştırıldığında derin bir ülser kalır. Bu ülser yavaş bir şekilde granülasyon dokusuyla doludur. Nodülün nekrotik kısmında sekunder bakteriyel enfeksiyonlar gelişir ve olayın ciddi bir durum almasına neden alır. Büyük krater benzeri ülserler gelişir ve lenfangitis ve lenfadenitise yol açar. Lezyonların yersel yayılmaları sonu körlük, tendosinovitis, artritis ya da mastitis gelişir.  Üst solunum ve sindirim sistemi mukozalarında çok sayıda ülserli lezyonlar görülür. Aspirasyon pnömoniye yol açar, eğer hayvan iyileşirse nedbeleşme trakeanın anteriorunda stenozis oluşturur.  Abomazum ve bağırsaklarda ise ülserler, hemoraji izlenir.  


Mikroskobik Bulgular
Epidermisteki epitel hücrelerinde poxvirus enfeksiyonun tipik bulgusu olan hidropik dejenerasyon şekillenir ve stoplazmalarında vakuoller oluşur. Bu vakuoller birleşerek mikrovezikülleri yaparlar. Dejenrasyona uğrayan bu epitellerde intrastoplazmik inkluzyon cisimcikleri görülür. Dermiste Yangılı bir ödem sızıntısı vardır. Damar endotellerinde hasar ve damar çevresinde makrofaj, lenfosit ve az sayıda plazma hücrelerinden oluşan bir vaskulit tablosu izlenir. Küçük venalar içinde trombozlar bulunur. Epitel hücrelerindeki dejenerasyon ise trombozlara da ilgili olarak zamanla nekrozla son bulur. 


Tedavi
Tedavisi aşı uygulamaları ve proflaksidir.

19 Mart 2020 Perşembe

Yetişkin sığırda foramen ovale

Foramen ovale; fötal dönemde, septum interatriale 
üzerinde fonksiyonel olarak yer alan ve sağdan sola kan akışına izin veren anatomik bir deliktir (2, 5). Doğumdan sonra değişen sürelerde, sol atriumdaki basıncın artması sonucunda, valvula foraminis ovalis adı verilen kapak benzeri bir membran tarafından delik kapatılır (6). Bu süreç sığırlarda doğumdan sonraki birkaç ay içerisinde tamamlanmaktadır (11). Deliğin kalıcı olarak açık kalması ise sıklıkla rastlanılan kongenital bir defekt olarak nitelendirilmektedir. 
Yetişkin insanlarda % 25-30 oranında görülen bu durum (3), sığırda (12), atta (9), köpekde (4), kedide (6) ve domuzda (5) tanımlanmıştır. Çoğunlukla klinik semptom göstermeyen kalıcı foramen ovale olguları, kalp oskültasyonunda karakteristik üfürüm seslerinin duyulması ve kontrast ekokardiyografide defektin görüntülenmesi ile teşhis edilebilmektedir (6, 12). 
Sağdan sola şant sonucunda gelişen kalp hipertrofisi, emboli oluşumu ve felç nadiren gözlenen klinik bulgulardır (6, 10). Sığırlarda kongenital kalp defektleri oldukça nadir görülmektedir. Rapor edilen prevalans % 0.17-1.3 arasındadır. Bununla birlikte bu ender gözlenen defektler içerisinde kalıcı foramen ovale en sık rastlanandır (1). Ancak yapılan literatür araştırmasında ülkemizde sığırlarda kalıcı foramen ovale olgusuna ilişkin bir rapor bulunmadığı görülmüştür.Özellikle ventriculus dexter et sinister’in 
duvar kalınlığında artış ve kalp hipertrofisi gözlenir. 
(Şekil 1-A).

tetanoz nedir? belirtileri nelerdir?

Tetanoz hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir? 
Etken: Clostridium tetani’dir.
Klinik bulgular: Hastalık çoğunlukla at ve kuzularda, ergin koyun ve köpeklerde görülür. Atlarda bir gün devam eden ilk klinik bulgu hareketsizliktir. Yemeye devam ederler. Sonra kulaklar dikleşir, vücutta katılık vardır, kuyruğa ve başa yayılır. Hastalığın ileri devrinde hastalar hızlı ve yüzeysel bir şekilde solurlar, sıkıntılıdırlar, burun delikleri genişler. Köpeklerde; dudaklar gerilir, kulakları diktir, vücutta genel bir katılık oluşur. Dik bir şekilde yürür, güçlükle beslenir. Kuzularda; klinik bulgular kastrasyon ve kuyruk kesimini izleyen ikinci haftada ortaya 
çıkar, yatar, başı geriye bükülür
Otopsi bulguları: İç organlarda tipik lezyonlar yoktur.
Marazi madde seçimi ve gönderme şekli : Steril şişelerde kan serumu, yara
akıntısı ve sızıntısı, %50 gliserinli fizyolojik tuzlu su içinde yaradan alınan materyal en kısa zamanda laboratuvara gönderilir.